Müslüman gençler için Erbakan Hoca’yı anlama kılavuzu

Genç kardeşim! Erbakan Hoca, “Batı kültürü ile er ya da geç hesaplaşacağız. Bundan kurtuluş yok. Biz kararımızı bu hesaplaşmaya göre vermek durumundayız. Biz Batılı değiliz. Biz Avrupalı değiliz. O zaman hesabımızı ve çalışmalarımızı bu farklılık üzerine yoğunlaştırmak durumundayız. Bu mücadelede biz zaferden değil, seferden sorumluyuz” diyerek, Avrupa’ya, ABD’ye, Siyonizm’e, emperyalizme ve onların işbirlikçilerine karşı daha yolun başında büyük bir mesafe koymuş, seferden sorumlu olduğunun bilinciyle zafere ulaşmak için Kur’an ve sünnete aykırı yollara asla başvurmamıştır.
Genç kardeşim! Erbakan Hoca, “Onlar kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında (mü’minlere karşı) merhametlidirler” (Fetih, 48/29) ilahi yasası gereği öncelikli düşman algısını ve ümmetin teyakkuz halini Siyonizm ve emperyalizme yönlendirerek öncelikler fıkhını mükemmel bir şekilde uygulamış, ırkı, mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun kendisini Müslüman olarak tanımlayan, Kur’an ve sünnet çizgisinden sapmamış tüm yapılanmaları, kâfirlere karşı bir blok ve tek saf haline getirmenin mücadelesini vermiştir. Müslümanların kendi iç ayrılıklarını asla körüklememiştir.
Genç kardeşim! Erbakan Hoca, “Ilımlı ne demek? Cihad şuuru olmayacak, siyasete, düzene karışmayacak, Yahudi kölesi olacak, namaz kılacak, oruç tutacak ama siyaseti, ekonomiyi, düzeni Yahudi tanzim edecek, sömürüye sesi çıkmayacak. Unutmayın! Siyasete önem vermeyen Müslümanları, Müslümanlara önem vermeyen siyasetçiler yönetir. Asla namaz kılan köleler olmayacağız” diyerek, İslam’ı fert, cemaat ve düzen bazında bir bütün olarak algılamış, siyasetten ekonomiye, sosyal alandan ahlaki alana kadar hayatın tüm alanlarında etkin ve tavizsiz bir İslami şuurlanmayı hedeflemiştir.
Genç kardeşim! Erbakan Hoca, “Dünyadan Ay’a gönderilen bir füze, nasıl ki hedef açısında bir milimlik bir sapma bile gösterirse, bu açı giderek büyüyecek ve neticede o füze Ay’a değil başka bir gezegene çarpıp parçalanacaktır. Aynen bunun gibi imanî ve itikadî konularda başlayacak az bir sapma bile, insanı giderek İslam’dan uzaklaştıracak ve bu sapkınlık, sonunda sahibini cennete değil, cehenneme taşıyacaktır” diyerek, kurduğu hareketin ve milletimizin itikadî bir sapmaya uğramaması için muhteşem bir teyakkuz hali göstererek, milletimizi ehl-i sünnetin tavizsiz duruşuyla uyarmıştır.
Genç kardeşim! Erbakan Hoca, “En büyük gaflet ve cehalet örneklerinden birisi de, sadece Kur’an’la hüküm ve amel etmeyi yeterli zannedip, sünnete (hadislere ve diğer şer’i delillere) itibar etmemektir. Hâlbuki Allah’ın belirlediği Kur’anî hükümleri, Efendimiz (S.A.S.) bizzat yaparak ve yaşayarak bizlere göstermişlerdir. Efendimiz (S.A.S.) öğretmeseydi ve örnek teşkil etmeseydi nasıl abdest alınacağını ve ne şekilde namaz kılınacağını dahi bilemezdik” diyerek, hadis ve sünnet inkârcılığı, ılımlı İslam, mezhepçilik, tekfircilik, diyalogculuk ve muhafazakârlık gibi sapmalara asla prim vermemiş, İslam’ın önüne ve ardına hiçbir şey eklemeden sadece İslam çağrısı yapmıştır.
Genç kardeşim! Erbakan Hoca, “Her yerde, her halde ve her meselede mutlak İslam’a göre yani İslam’ca düşünmek mecburiyetindeyiz. Yani itikat ve ilmihal konularını öğrendiği ve bildiği, bir kısım ibadetleri yerine getirdiği halde, ticaret ve siyaset hayatında müşrikler gibi düşünen, olayları İslamî ölçülerle değil, batıl ve cahili ölçülerde değerlendiren kimse, Hakk’ın nazarında kâmil mü’min sayılamaz” diyerek, her konuda hayata öncelikle Kur’an ve sünnet çerçevesinden Müslümanca bir bakış açısını esas almış, tüm projelerini bu zeminde şekillendirmiştir.
Allah ondan razı olsun…