Müslüman Gencin Sünnet Bilinci

Müslüman Gencin Sünnet Bilinci

Hayatını değiştirmek ve bir düzene koymak isteyen gençler için sünnet, en mükemmel hayat programıdır. Müslüman genç, kaçta uyuyacak, kaçta uyanacak ne zaman dinlenecek ne kadar yiyecek, şaka ve esprilerinde nelere dikkat edecek, dost ve arkadaşlarıyla ilişkilerini nasıl düzenleyecek, tebliğ ve daveti nasıl yapacak, bu alanlara dair bütün direktif ve talimatları Rasulullah’ın (s.a.s) sünnetinden alır.

Müslüman genç, zamanını sünnetle kontrol altına alır. Yatsı namazı sonrası boşa vakit tüketmez.

Efendimiz’in emri (s.a.s) gereği erken uyuyup erken uyanmaya çalışır. Sabah namazı sonrası uyanık kalıp işlerine ve çalışmalarına sabah namazı ile birlikte başlamayı, yatsı namazı ile birlikte bırakmayı alışkanlık haline getirir. Bütün randevularını, işlerini namaz vakitlerine göre ayarlar. Dost ve arkadaşlarıyla görüşeceği zaman buluşma noktası olarak camileri, vakit olarak da namaz vakitlerini vermeye gayret eder. 

Müslüman genç, şahsiyetini sünnetle inşa eder. Efendimiz’in (s.a.s) çok yemeyin, çok uyumayın, çok konuşmayın, çok gülmeyin emri gereği iradesini sünnetle terbiye eder. Onun hareketlerine bakanlar sanki canlı bir hadis kitabını okuyor gibi olurlar. Çünkü her hareketi ve her davranışı sünnete uygundur.

Müslüman genç, dilini sünnetle terbiye eder. Çok konuşmaktan, gereksiz konuşmaktan, boş konuşmaktan, gevezeliklerden uzak durur. Gıybet, dedikodu ve yalandan, düşmandan kaçar gibi kaçar. Çok gülmekten, ciddiyetsizlikten, laubalilikten, gereksiz espri ve şakalar yapmaktan, müstehcen konuşmalardan uzak durur. İslam’ın dalkavukluğu, şarlatanlığı, yağcılığı reddettiğini asla unutmaz. 

Uykusunu sünnetle kontrol eder. Çok uyumanın gaflete götüren büyük bir etken olduğunu asla unutmaz. Uykusuna söz geçiremeyenlerin, hayatlarını yataklarda heba edeceğini asla unutmaz. Yemesini ve içmesini sünnetle kontrol eder. Çok yemenin tembelliğe açık bir çağrı olduğunu asla aklından çıkarmaz. Bedenine ve görünüşüne dikkat eder. Çünkü o, aynı zamanda İslam’ı tebliğ eden bir davetçidir.

Efendimiz’in (s.a.s) sünneti gereği günlük bir sporla uğraşarak atılganlığını ve sağlığını muhafaza etmeye çalışır. Müslüman genç, her işini sünnete göre yaparak hayatının tamamını ibadete çevirir. Çünkü o bilir ki, sünneti âdet edinen, âdetlerini de ibadet haline getirmiş olur.

Sünnete aykırı bir hayat, boş ve âtıl bir hayat demektir. Çünkü sünnet, aynı zamanda Müslüman gence ümmetle ilgili ciddi sorumluluklar ve vazifeler yükler. Sünnete göre yaşanmamış bir hayat ise hedefsiz ve idealsiz bir hayat demektir. Yani İslam davası uğrunda herhangi bir görev, sorumluluk ve vazife almamaktır. İşte bu durum, şeytan ve nefis için bulunmaz bir fırsattır. Çünkü İslami vazifeler üstlenmeyen ve bu yolda yoğun olmayan bir gencin tüm zamanı şeytan ve nefis tarafından planlanacak demektir.

Hayat programını sünnete göre ayarlayan Müslüman genç, etrafında olup biten zulümleri gördükçe, mazlumların ahını işittikçe asla vaktini boşa harcayamaz. Bir zulmü durdurmak, bir mazluma çare olmak için gece gündüz çabalar durur. Onun bu çabası, hem hayatını kuşatan büyük bir mücadeleye hem de kalbini kuşatan büyük bir direniş itikadına dönüşür. Duygularına bu direniş akaidi yön verir.

Hayatını sünnetle düzene koyan Müslüman genç, her yerde ve her zaman hakkı tutar ve hakkı söyler. Kalabalıklara, sayılara ve oy oranlarına asla itibar etmez. Hak bildiği yolda troll’lerin, manşetlerin ve ana haber bültenlerinin kınamasından korkmadan yürür. 

 

Çünkü onun yegâne önderi, lideri, rehberi ve Peygamberi Hz. Muhammed’dir (s.a.s).

Abdülaaziz KIRANŞAL