KUŞAK ÇATIŞMASI!

KUŞAK ÇATIŞMASI!

Eskiden televizyonlarda yayınlanan açık oturumlar vardı. Gençlerin katılıp fikirlerini ve sorularını açıkça dile getirebildiği programlar. Son yıllarda malum sebeplerden bu yayınlara yer kalmadı. O programların yerini ise sosyal medya kanallarının sokak röportajları aldı. Sokak röportajı dediysem öyle soru-cevap şeklinde olmaktan çıkıp bir anda halk arenasına dönen programları kast ediyorum.

Yine aynı programlarda oluşan spontane sahnelerden biri son günlerde sosyal medyada oldukça yaygın. Gençler ülkenin gidişatı ile ilgili şikayetlerini ya da görüşlerini dile getirirken sahneye aniden bir amca girer. Hangi şehirde, hangi caddede olursa olsun -bu amcaların gizli bir örgüt olduğunu da düşünebilirsiniz- hedeflerine hemen gençlerden birini alıp öncelikli olarak telefonun ne kadar olduğunu sorarak ilk darbeyi vururlar. Bazısı telefonu sorma gereği bile duymaz. "Eline almışsın suyunu geziyorsun daha ne istiyorsun?" diyen var. "Üzerindeki elbise kaç para senin ne şikayet ediyorsun" diyen var. Hatta işi ilerletip "Kafanda saçın, ağzında dişin var şükret haline" diyende var.

Bu amcaları anlamaya çalışabiliriz. Bir çoğu yokluk içerisinde büyümüş. Ambargolar, darbeler, ekonomik krizler, terör saldırıları vs. ile zor bir coğrafyada zor bir hayat yaşamışlar. Bir çoğunun bir ayakkabısı bile olmamış. Bir liralık suyu lüks tüketim olarak gören bir insanın ne tür travmalar yaşadığını size bırakıyorum. Yani amcalarımız bu gün toplumun bir kısmının neden şikayet ettiğini anlamıyor. Başlarını sokacak bir ev, geçimlerini zorda olsa karşılayacak bir emekli maaşı onların uğruna bir ömür tükettiği şeyler. Bu nedenle gençlere sızlanmayın, şükredin, çalışın, tarzında tavsiyeler vermeyi kendilerine hak görebiliyorlar.

Öte yandan..

Z ve Y harflerini kullanarak sınıflandırdığımız iki kuşağımız var. Benim yaşıtlarım 70'li ve 80'li yılların Türkiye'sinden nasıl bihaberse, onlarda 90'lı yılların Türkiye'sinden bihaber. Hastanede rehin kalırdık, ilaç alamazdık, ekonomik krizler şöyleydi, koalisyon hükümetleri böyleydi, siyasi krizler vardı, inanç özgürlüğü yoktu, bilmem neydi, anlatamazsınız.  Onlar için bunlar M.Ö. hadiselerden farksız. Dünyadaki gelişmeleri takip edip ne istediklerini net bir şekilde ifade edebiliyorlar. İdeolojik kavgalar ile ülkenin enerjisini tüketmek yerine daha mantıklı hamleler ile ülkenin önünün açılmasını bekliyorlar.

Kuşaklar arasındaki bu geçimsizlikten çıkaracağımız çok ders var. Devlet, geçmişte yaşanan sıkıntılardan ders alacak tecrübeye fazlası ile sahip. Devlet bu tecrübesi ile gençlerin dinamik yapısını uyum içerisinde çalıştırıp bir lokomotif oluşturmayı başarırsa ne amcalarımızın korktuğu o yokluk yıllarına döneriz, ne de gençlerin endişelendiği çağın gerisine düşme hastalığına yakalanırız. 

Kalın sağlıcakla..

A. Haşim Özyurt

hasimozyurt@gmail.com