HUZUR VE MUTLULUK ARAYAN EŞLERE
- 16-05-2021 10:42
- 16-05-2021 10:43
- 2951
HUZUR VE MUTLULUK ARAYAN EŞLERE
Eşlerin kalbine sevgi ve muhabbet koyan Allah’tır:
Eşiniz sizi sevsin, evine ve size bağlansın diye muskacıların, üfürükçülerin, sahtekârların, büyücülerin pençesine düşüp dünyanızı da ahiretinizi de berbat etmeyin. Bilin ki, eşlerin kalplerine birbirlerine karşı duydukları sevgi, muhabbet ve bağlılığı koyan âlemlerin Rabbi olan Allah’tır. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Isınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve merhamet vermesi de O’nun ayetlerindendir” (Rum, 21).
Unutmayın! Eşler arası sevgi ve merhamet Allah’ın bir nimetidir. Ve onu dilediğine verir. O halde başka yere değil, Allah’a yönelin!
Eşlerin kalplerini kaynaştıran ve aralarını düzelten Allah’tır:
Huzur, mutluluk sevgi ve bağlılığı malda, parada, lüks evlerde, mobilyalarda ve tatillerde aramayın! Bilin ki, bütün servetinizi harcasanız da eşinizle kalplerinizi kaynaştıracak sevgiyi satın alamazsınız. Çuval dolusu paranız da olsa eşinizle aranızı düzeltecek muhabbete sahip olmazsanız. En kudretli makamlarda da otursanız eşinizi razı edemezsiniz.
Çünkü kalpleri kaynaştıran, araları düzelten ve eşleri birbirlerinden razı eden ancak Allah’tır. Rabbimiz buyuruyor ki: “Müminlerin kalplerini birleştirip/kaynaştıran da O’dur. Sen dünyanın bütün servetini harcasaydın da onların gönüllerini birleştirip kaynaştıramazdın, fakat onların aralarını Allah düzeltti” (Enfal, 63). Eşinizle aranız düzelsin, kalpleriniz yeniden kaynaşsın istiyorsanız başka yere değil Allah’a yönelin!
Unutmayın! Eğer Allah istemezse insan, konforlu evlerin, pahalı arabaların, lüks mobilyaların, dolgun cüzdanların, ulaşılması güç makam ve koltukların arasında bile huzura, afiyete, sevgiye ve muhabbete hasret kalabilir. Eşinin bir güler yüzüne ve tatlı sözüne hasret koca bir ömrü tüketebilir. Kavgasız ve gürültüsüz bir gün bile görmeden bu dünyadan göçüp gidebilir. Her şey Allah’ın elindedir.
O halde önce Allah’ın rızasını ve sevgisini kazanın!
Eğer eşiniz sizi sevsin, size olan muhabbeti, hürmeti ve bağlılığı artsın istiyorsanız önce Allah’ın rızasını ve sevgisini kazanmaya bakın. Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Allah bir kulunu sevdiği zaman Cebrail’e: ‘Ben filanı seviyorum onu sen de sev!’ diye emreder. Cebrail onu sever ve sonra gök halkına: ‘Allah filanı seviyor, onu siz de seviniz’ diye seslenir. Gök halkı da o kimseyi sever, sonra yeryüzündekilerin kalbinde o kimseye karşı bir sevgi var eder” (Müslim). Allah dilerse bu sevgiden bir pay da eşinizin kalbine düşer.
Zaten bizi dünyada da ahirette de kurtaracak olan Allah’ın sevgisi ve rızası değil midir? Allah bizi sevmedikten sonra bütün insanlar bizi sevse ve beğense neye yarar ki?
İbadetlerinize dikkat edin ve salih amellere koşun!
İbadetlerinize gösterdiğiniz titizlik, salih amel konusundaki gayretiniz, hayır ve hasenat yolundaki çabalarınız size Allah’ın rızasını kazandırdığı gibi eşinizin kalbinde de size karşı bir sevgi ve muhabbet oluşturacaktır. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “İnanıp salih ameller işleyenler için Rahman, (kalplerde ve gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır” (Meryem, 96). Allah dilerse kalplerde yaratacağı bu sevgiden bir pay da eşinizin kalbine düşer…
Unutmayın! İçerisinde namaz kılınmayan, Kur’an okunmayan, Allah’ın emir ve yasaklarına uyulmayan, salih amel işlenmeyen, televizyonun ve internetin hâkimiyetine girmiş bir evi ilk terk eden eşlerin birbirlerine karşı olan sevgi, saygı ve muhabbetidir. Ardından da huzur, bereket, afiyet ve mutluluk o evden göçer gider…
Dünyaya değil ahirete yönelin!
Eşiniz de dâhil ailenizin, akraba ve çocuklarınızın, kaynana ve kayınbabalarınızın size olan sevgi ve muhabbeti artsın, aranızda manevi bir uhuvvet oluşsun istiyorsanız dünyaya ve dünyalıklara tamah etmekten, insanların elindekine göz dikmekten, başkalarının servetlerine ve yaşamlarına özenmekten vazgeçin! Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: "Dünyaya rağbet göstermeyin ki, Allah sizi sevsin; insanların ellerinde bulunana (nimet ve imkânlara) rağbet etmeyin ki, insanlar da sizi sevsin" (İbnMâce).