HEYECANI KORUMA KILAVUZU

HEYECANI KORUMA KILAVUZU

İslam’ı yaşama ve mücadele yolunda sebatın ve istikrarın en önemli şartlarından birisi de sürekli olarak heyecanı muhafaza edebilmektir. Heyecanı korumak demek, karşılaşılan her türlü sıkıntıya, imkânsızlığa, günahlara, tökezlemelere, sorun ve krizlere rağmen istikrarlı bir şekilde yola devam edebilmek demektir. Heyecan kaybı, bir Müslüman şahsiyetin başına gelebilecek en büyük musibetlerden bir tanesidir. Çünkü heyecan kaybedilirse üretemeyen ve sürekli mazeretlerin ardına sığınan, bıkkın ve yıpranmış bir karakter ortaya çıkar.

Manevi hayatınızı koruyunuz:

Heyecanı muhafaza etmenin öncelikli yolu, sağlam bir manevi hayat ve kalbi sürekli Allah’a yönlendirebilmekten geçer. Çünkü kalplere mücadele azmini ve heyecanını veren âlemlerin Rabbi olan Allah’tır. Manevi hayatı terk eden bir kimsenin zamanla Rabbiyle irtibatı kopar ve Allah’a yönelmesi gereken kalp dünyaya ve dünyalıklara meyletmeye başlar.

Advertisement

Bir Müslüman şahsiyetin heyecanını kaybettiğinin ilk göstergesi, şahsi menfaatlerini, konforunu, hedeflerini ve bireysel önceliklerini davasından öne geçirmeye başlamasıdır. Kimseyi beğenmeme, her yapılan işe bir kulp takma, sürekli eleştiri ve uzun süreden beri ortaya bir iş koyamamak heyecanın kaybedildiğinin en önemli göstergelerindendir.

Rabbimizin Kur’an’da, “Onları rükû ederken, secde ederken ve sürekli Allah’ın lütuf ve rızasını ararken görürsün” (Fetih, 29) ayetinde tarif ettiği müminler, Müslüman savaşçılar ve dava adamlarının en belirgin özellikleri, sürekli bir ibadet hayatı ve her an Rabbin rızasını arayan tatlı bir koşuşturma haline sahip olmalarıdır. Bu hâl, ancak heyecanın muhafazasına bağlıdır.

Günahlardan kaçınınız:

Günahın gizlisinden de açığından da kaçınınız. Çünkü heyecanı çürüten en önemli etken günahlardır. Günah kirlerinden kararmış bir kalbin ve sönmüş bir vicdanın heyecan üretmesi beklenemez.

Ciddiyetinizi muhafaza ediniz:

İbadette, ahlâkta ve davada ciddiyetinizi muhafaza ediniz. İbadetlerdeki ciddiyet her ibadetin her secdenin, her okuyuşun, her zikrin hakkını vermeye ve bu ibadetleri bilinçli bir şekilde yapmaya gayret etmektir. İşte bu ihlâstır.

Ahlâkta ve günahlardan uzak durmada ciddiyet, gözü, kulağı, dili, kalbi, mideyi ve bütün azaları günahlardan uzak tutmak için bilinçli bir teyakkuz halini kuşanmaktır. İşte bu takvadır.

Davada ve şahsiyeti korumada ciddiyet, laubalilikten, hafiflikten, kararsızlıktan, evhamlardan ve korkaklıktan kaçınmaktır. İşte bu vakardır.

İhmalkârlık yapmayınız:

İhmalkârlıktan kaçının! Eğer çevrenizde kırıcı ve kaba birisi olarak tanınıyorsanız güzel ahlâkı ihmal ediyorsunuz demektir. Randevularına geç gelen ve güvenilmeyen birisi olarak tanınıyorsanız, söze sadakati ihmal ediyorsunuz demektir. Dostlarını arayıp sormayan, akrabalarıyla bağını koparmış birisi olarak tarif ediliyorsanız, vefayı ihmal ediyorsunuz demektir.

Nafilelere vakit ayırınız:

Farz namazlarınızı muhakkak cemaatle eda etmeye gayret ediniz. Nafile ibadetlerinizi, günlük Kur’an tilavetlerini, zikir virtlerini ihmal etmeyiniz. Çünkü sürekli heyecanın ve hareketin muhafazası, kalbin uyanık olmasına bağlıdır. Kalbi uyanık tutan da nafilelerdir.

Pazartesi ve Perşembe oruçlarına devam ediniz. Hiç olmazsa ayda üç gün oruç tutmaya gayret ediniz. Gece ibadetinden de bir miktar faydalanmaya çalışınız. Çünkü gece ibadeti ve gece yapılan Kur’an tilaveti heyecanın ve azmin ana kaynağıdır.

Aktif olmaya gayret ediniz:

Sürekli hareket içerisinde kalmaya gayret ediniz. Mazeret üretmeden, tembellik yapmadan elinizden geleni muhakkak ortaya koyunuz. Salihlerle ve sağlam dava adamlarıyla beraber hareket etmeye çalışınız. Beraber olduğunuzda sizi etkileyen ve üzerinizde güzel izler bırakanlarla dostluk kurunuz.

Salihlerle ve sadıklarla beraber olunuz:

Şehitlerin, salihlerin, öncülerin, dava adamlarının ve ashabın hayatını okumayı ihmal etmeyiniz. Her hafta bir miktar da olsa bu hayatların örnekliklerinden ve bereketinden nasipleniniz.

Dertleniniz:

Dertsizlik büyük bir beladır. Çünkü ümmetin derdiyle dertlenmeyen bir kalbi dünyalık dertler istila eder. Bu nedenle ümmetin dertlerinden haberdar olunuz. İslam coğrafyasını ve bu coğrafyada meydana gelen olayları muhakkak takip ediniz. Unutmayınız! Dert insanı harekete geçirir. Dert insanı diri tutar. Dert heyecanı harlar.

Abdülaziz KIRANŞAL