HERKES DERSİNE İYİ ÇALIŞMALIDIR!
- 15-05-2021 13:10
- 15-05-2021 13:11
- 2230
HERKES DERSİNE İYİ ÇALIŞMALIDIR!
Benim gibi 40'lı yaşlara merdiven dayamış ve İslam coğrafyasında büyümüş birinin geriye dönüp baktığı zaman bir ders gibi önüne alıp çalışacağı bir çok vahim hadise var. 90'lı yılların başından günümüz dünyasına kadar geçen zamanda bir çok acıya tanıklık ettik. Bir çok kez haberleri dişlerimizi sıka sıka izledik. Öyle zamanlar oldu ki, babalar gözyaşlarını çocuklarından gizleyerek çaresiz bir halde seyretti olanları. Uzun uzadıya hepsini anlatmaya gerek yok ama aklıma gelenlerden bazıları; Rusya-Çeçenistan, Ermenistan-Azerbaycan, Sırbistan-Kosova, Sırbistan-Bosna, İsrail-Filistin.
Yukarıda yazan eşleşmeleri okuyan genç bir kardeşim o zamanın Dünya Kupası eşleşmeleri zannedebilir. Belki de Batı'nın çocukları için bir maçtan farksızdı fakat binlerce Müslüman çocuk bu savaşlarda öldü. Bu acılara son yıllarda yeni ülkeler eklendi. Doğu Türkistan, Arakan, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Mısır ve yıllardır bir yumruk gibi boğazımızı tıkayan, ne zaman bir şey yesek, bir şeye gülsek, bir nefes alalım desek varlığını hep hissettiren kadrolu acımız Filistin!
Filistin'e geçmeden önce o yıllardan bugüne belki resmen ülke olarak bir savaşa girmedik ama gayri-resmi olarak hep bir savaşın içerisindeydik. Asala, PKK, TİKKO, DHKPC, FETÖ, PYD, YPG ve daha bir çok terör örgütü ile yıllardır mücadele ediyoruz. Yabancı güçlerin taşeronları ile Anadolu'nun münevver insanları arasındaki kavga hala devam ediyor.
Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'ya ev sahipliği yapan, yüzlerce yıldır uğruna oluk oluk kan dökülen kadim şehir Kudüs, Yahudi mezalimi altında inim inim inliyor. İzliyoruz, canımız yanıyor, sanki bedenimizden kanımız çekiliyor ama bir şey yapamıyoruz. Arap ülkelerine baktığım zaman aklıma bir baba/oğul ilişkisi geliyor. Düşünün ki, bir baba oğlunu koruyup kollayarak belirli bir yere getiriyor. Bir süre sonra o oğul ya birilerinin kışkırtması ile, ya artık babası kendisine bakamadığı için, ya da artık kendi ayakları üzerinde durmak istediği için evini terk edip gidiyor. Bir süre sonra ise dışarıda bambaşka bir hayat görerek evine geri dönüyor.
Osmanlı hakimiyeti altındaki topraklarda yaşayan insanları evladı olarak görmüş ve bir sömürü düzeni yerine o insanları kazanmaya yönelik bir anlayış benimsemişti. Bugün bunun en bariz örneği Balkan topraklarında hala hayattadır. Osmanlı'nın bir vali ile yönettiği ülkeler çoğunda petrol ve diğer zenginliklerin varlığına rağmen YÖNETİLEMİYOR. Halk ise evine dönmek isteyen bir evlat gibi "Türkiye" diye bağırarak tekrar himaye edildiği günlerin özlemini yaşıyor. Fakat yönetmeyi beceremeyenler Türkiye dışında her devlet ile anlaşmaya hazır. Çünkü kendilerinin yapamadığını Türklerin yeniden yapacaklarını çok iyi biliyorlar. O nedenledir ki, Suriye topraklarında istenmeyen tek ülke biziz, yine aynı nedenledir ki, bugün Mescid-i Aksa önünde toplanan binlerce insan "Recep Tayyip Erdoğan" diye haykırıyor.
İslam birliği projesine İslam ülkelerinin bir araya geldiği bir oluşum olarak bakmaya devam edersek bir ütopya peşinden gider ve çok öteye gidemeyiz. İslam Birliği yerine Türk-İslam medeniyetine yeniden altın çağ yaşatarak İslam topraklarında huzur tesis edebiliriz. Tabii bunun için öncelikle Milli-Birlik sağlanmalıdır. Filistin davasını sadece Filistin olarak düşünmek Siyonizm tehlikesini görmemektir. Şayet bugün Filistin'i yalnız bırakırsak yarın bir elinde biberon diğer elinde taş ile doğduğu toprakların işgal edilmesini izleyenler bizim torunlarımız olacaktır. Filistin bugünün sorunudur, İsrail ise tüm zamanların sorunudur. Şayet İsrail'i durduracaksak bunu yapacağımız yer Mescid-i Aksa'nın tam önüdür. Aksi halde Siyonist askerler daha güçlü olarak kapımızın önüne gelecektir.
Dün Karabağ nasıl özgürleşti ise Filistin'de öyle özgürleşmelidir. Karabağ için Ermenistan'ın karşısına dikilen bu millet yarın daha güçlü olarak İsrail'in karşısına dikilmeli ve çok daha güçlü olarak Kızıl Çin'den Doğu Türkistan'ın hesabını soracağı zamana bir an önce kavuşmalıdır.
Öyleyse herkes dersine iyi çalışmalıdır.
Bizi bekleyen büyük bir coğrafya var.