HASAN EL-BENNA'DAN MÜSLÜMAN GENÇLERE

HASAN EL BENNA'DAN MÜSLÜMAN GENÇLERE

Genç kardeşim! “İnsanın hedef alması gereken en büyük gayenin ve en büyük kararın Allah’ın rızasını kazanmak olduğuna inanıyorum. İşte bu yüzden şartlar ne olursa olsun ezanı duyduğunuz anda namaza kalkın. Kur’an-ı Kerim’i okuyun, inceleyin veya dinleyin. Azıcık zamanınızı bile yararsız işlere ayırmayın” diyen bir Hasan el-Benna olmak, konferanslara, mitinglere koştuğun gibi sabah namazlarında camilere koşmak, gece vakitlerinde kıyamda durmak, seher vakitlerinde istiğfar etmek, her gün Kur’an’la buluşmak ve şehrin meydanlarında Allah’ı hatırlatan adamlardan olabilmek demektir…

Genç kardeşim! “Yarınlar yorgun olanların değil rahatından vazgeçenlerin olacaktır” diyen bir Hasan el-Benna olmak, dağ gibi kitap yığınlarını bir bir eritmek, toplantıdan toplantıya, dersten derse koşmak, saatlerin değil, dakikaların ve saniyelerin kıymetini bilemek, az uymak, az konuşmak, az gülmek ve ümmetimizin dirilişi yolunda çok iş yapmak demektir…

Unutma kardeşim! “İşi meşgul insanlar bitirir.” Üstad Hasan el-Benna bir gün talebesine bir iş verir ve evladım bu işi bugün bitir gel der. Talebesi hocam bugün yapılması gereken birçok iş var onları yapacağım. Müsaadeniz olursa bu işi de falan arkadaşa verelim o bugün boş, o yapsın der. Üstad Hasan el-Benna der ki: “Evladım o arkadaşın iş bitirebilecek biri olsa idi bugün boş olmazdı çünkü işi meşgul insanlar bitirir…”

Genç kardeşim! “İslam, her türlü zulme ve sömürüye karşı bir ihtilaldir. Aziz dinimizin özgürlük, bağımsızlık ve hâkimiyetten daha azına razı olmayacağını onlara öğretin” diyen bir Hasan el-Benna olmak, bir caminin, bir imam hatibin, bir Kur’an kursunun daha açılması için gayret etmek gibi, özgürlük ve bağımsızlığımızın prangaları olan topraklarımızdaki NATO üsleri ve İncirlik’in kapatılması için de aynı heyecanla çalışmak demektir…

Genç kardeşim! “Müslümanların uğradıkları en büyük musibet, ayrılık ve uyuşmazlıktır. Onları zafere götüren temel ilke ise, sevgi ve birliktir. Bu nedenle Müslüman kardeşlerinizi çekiştirmekten küçümsemekten sakının. Hayırdan başka bir şey konuşmayın” diyen bir Hasan el-Benna olmak, tüm taassuplardan, ırkçılık ve mezhepçilikten, ideolojilerden, kliklerden, gruplardan, benliklerden sıyrılıp, Kur’an ve sünnet zemininde ve hakkın hâkim olması yolunda Müslüman kardeşlerden olabilmek demektir…

Genç kardeşim! “İktidarın bizde olmaması bizim gücümüzden hiçbir şey kaybettirmez, zira çağrılar, gücünü kendinden alır, sonra o çağrıya inananların kalplerinden, sonra dünyanın ona ihtiyacından alır. Daha sonra Allah ne zaman diler ve takdir ederse o çağrıya destek vererek, onu hayata geçirir” diyen bir Hasan el-Benna olmak, her türlü imkânsızlığa rağmen karada gemi yapmaya devam etmek ve şehrin öteki ucundan koşarak gelen adamın azim, gayret ve heyecanıyla hakkı söylemeye devam etmek demektir…

Genç kardeşim! “İşlerimiz vakitlerimizden çoktur. Vakitten yararlanmak için başkasına yardımını esirgemeyin. Yapacak bir göreviniz varsa onu en kısa yoldan bitirmeye çalışın” diyen ve daha lise yıllarında emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker teşkilatını kurarak küfürlü konuşmalara ve gıybete karşı mücadele eden, 22 yaşında ise doksan yıldır zalim Mısır yönetimlerini sarsan İhvan-ı Müslimin’i kuran Hasan el-Benna olmak, dersini de okulunu da işini de ailesini de davasını da ihmal etmeden bir denge içinde götürüp şehâdete yürümek demektir.

Abdülaziz KIRANŞAL