Güç İstencinin, Ahlak ve Adalete Etkisi Konusunda Düşünceler
- 26-06-2024 12:07
- 26-06-2024 12:08
- 707
Süblimasyon, engellenmiş, sosyal açıdan doğru olarak kabul edilmeyen arzu ve isteklerin toplumsal yönden kabul edilebilir kanallara yönlendirilerek tatmin edilmesidir. Örnek olarak şiddete meyilli bir kimsenin boks sporuna yönelmesi verilebilir.
Psikoloji bilimi ;İnsanların çok derin korkulara sahip olduğunu söylüyor. Bu korkularımız milyon yıllık evrimsel geçmişimize ait.
İnsanoğlu ölümün çaresizliği ve doğanın biyolojisi ve yaşamı üzerindeki etkisi ile kendini hep güçsüz ve çaresiz hissetmiştir. Halen de etmektedir. Bu çaresizlik hissini telafi ederek yaşamına devam etmek zorundadır. Ölümün can yakıcı ve kaçınılmaz dehşeti karşısında ahiret bilinci ve reenkarnasyon gibi fizik ötesi inançlara sığınmak bizleri dinlendirir.
Doğa karşısındaki güçsüzlüğünün telafisi korkunç bir güç istenci olmuştur. Açlık için gıda biriktirme, yoksulluk için mal biriktirme, güçsüzlük ve aşağılık kompleksi için güç istenci psikolojik bir telafi sağlamaktadır.
Ama insan sadece psikolojik olarak telafi yetmiyor. Aynı zamanda süblimasyonda gerekiyor.
Dr. Ahmet Bulut
Ölüm korkumuzu, ahiret beklentisi ile, açlık ,yoksulluk korkularımızı tutumluluk düşüncesi ile, zenginlik kıskançlığımızı, solcu ve dinci züht ve para düşmanlığı ile, kendimizin yetersiz ve güçsüzlük duygularını siyasi olarak hizmet etmek ve güç istenci ile örtebilme riski taşıyoruz.
Daha da kötüsü şayet ciddi bir iç muhasebe yapamaz isek, buna kendimizi de kandırarak ikna edebiliyoruz.
Siyasal, ekonomik ve sosyal güç istençlerinin çoğunda , kendimizdeki aşağılık kompleksi ve yetersizlik duygusu ile çaresizliğimizin, güçle süslenmiş telafisinin yatma riski var.
Bu psikolojinin farkında olmak, neden insanların ekonomik ve siyasal bir güç ve mevki kazanınca , kendilerinden ve söylemlerinden beklenen ahlak ve adalet kalitesini devam ettirmede zorlandıklarını da anlamamızı da sağlıyor.
Aslında idealist hevesler ile makyajlanmış siyasi bir serüven; bir süre sonra gücün, derinlerimizdeki bu yaralarımızı, yalancı tedavisi ile bağımlılık yaratıyor gibi.
Bir süre sonra ahlak ve adalet olarak doğruyu yapmak ile bu derin sorunlarımızın yalancı tedavisi arasında büyük ikilemlere düşmek kader gibi. işte turnusol etkisi bu çelişkili anlar.
Gerçekten bu sorunları az veya çok çözmüş biri, bu tür ikilemlerde güç istencinin bağımlılık yapıcı etkisinde kalmayarak , doğru ve adil kararlar verebilecektir. Ancak güç istencinin telafisine çocuksu bir bağlılık gösterenler, adalet ve ahlak seçeneği yerine, ruhunun derin acılarını dindirmek için, gücün devamı için ne gerekiyor ise bunu yapacaklardır.
Bu telafiyi makyajlamak için, dincilik, solculuk, milliyetçilik gibi ideolojik düşünceleri kullanmak mümkün.
Bu görevlerde bulunanalar için ,ahlak ve adalet olarak kusurlar işleseler bile, büyük davaya hizmet için bu kusurlara katlandığı düşüncesi , ciddi bir sublimasyon gibi görünüyor.
Bu da bize, siyasal ve sosyal, ekonomik sorunların aslında ne kadar psikolojik ve ruhsal barışıklık ile yakın ilişkisi olduğunu resmediyor.
Çok klişe bir söz olacak ama, kaliteli bir zihin ve psikolojiye sahip birey yaratmayı başaramaz isek.
Kaliteli bir toplum, siyaset, ekonomik hayat beklentisinde olmak boş bir hayal olacak diye düşünüyorum.