Faize Karşı Direnen Müslüman Hanımlara

Faize Karşı Direnen Müslüman Hanımlara

ONLAR HZ. ASİYE’NİN TALEBELERİDİR:

Onlar, bu haram saltanatının saraylarında yaşamaktansa “Rabbim! Katında, benim için Cennet'te bir ev yap” (Tahrim, 11) diyerek, asıl rahatı ve asıl huzuru cennette isteyen ve bu tavrıyla tek başına bir hanımın zulüm sistemlerine ve bozuk ekonomik düzenlere karşı nasıl direnebileceğini gösteren ve en sonunda da Allah tarafından kıyamete kadar tüm hanımlara örnek olarak sunulan Hz. Asiye’nin talebeleridir.

İşte bu nedenle içinde yaşadıkları bozuk düzenler onlara hangi uzlaşma ve kredi teklifleri ile gelirse gelsin, hangi lüks ve konfor önerisinde bulunursa bulunsun, hangi hayat standartlarını ve yaşam kalitesini teklif ederse etsin onlar, yalnızca Rablerinin çizdiği helal sınırlarında bir hayatı tercih ederler.

Onların evlerine faiz giremez, haram lokma giremez, kul hakkı giremez, haksız kazanç giremez. Onlar, faizin tozunun herkese bulaştığı bir ahir zamanda bile verdikleri helal mücadelesi ve gösterdikleri direnişle helal mücadelesini bayraklaştıran örnek hanımlardır.

***

ONLAR HZ. HATİCE’NİN TALEBELERİDİR:

Onlar, “Allah bana, Hatice'yi cennette inciden bir evle/köşkle müjdelememi emre­tti. Orada ne gürültü ve patırtı ne de yorgunluk ve meşak­kat (sıkıntı, üzüntü, keder, darlık) vardır” (Tirmizî, Menâkıb 61) müjdesine nail olan Hz. Hatice’nin talebeleridir.

Hiç düşündünüz mü Hz. Hatice neden cennette bir evle müjdelendi? Neden o evin içinde gürültü ve patırtı yok? Neden o evde yorgunluk, sıkıntı ve meşakkat yok? Neden Allah, ona cennette kendisi için hazırladığı evin özellikle bu vasıflarını haber verdi?

Çünkü Hz. Hatice, içinde yaşadığı bozuk ve cahili düzenin tüm rahat, lüks ve konfor tekliflerini reddedip evini eşi Hz. Muhammed’in (s.a.s) mücadelesine karargâh haline getirdi. Tüm servetini, rahatını ve huzurunu bu mücadele yolunda sarf etti.

Cahiliyenin hayat tarzını kabul etseydi sahip olduğu servet ve zenginlikle lüks evlerde oturup, pahalı mobilyalar ve çeşit çeşit yiyeceklerle üst düzey ve elit bir hayat yaşayabilirdi. Ama o, eşi Hz. Peygamber’i ve onun şirke ve harama karşı verdiği mücadeleyi tercih etti.

İlk vahiy geldiğinde Hz. Peygamber, onun evinde ve onun sözleriyle teselli buldu. Hz. Peygamber’in ve kadrosunun ilk yaraları onun evinde sarıldı. Tevhid ve helal mücadelesinin ilk toplantıları onun evinde yapıldı. Misafirlerin, toplantıların, gelenlerin ve gidenlerin eksik olmadığı bir evde yaşadı. Tehditler, iftiralar, yalanlar ve baskılar ilk onun evine ulaştı. İşte bu nedenle Allah, onu hiçbir gürültünün ve sıkıntının olmadığı bir evle müjdeledi.

Hz. Hatice’nin talebesi olan hanımlar, verdikleri helal mücadelesi uğrunda bedel ödemeye, rahatlarından ve yaşam kalitelerinden fedakârlıkta bulunmaya hazır olan hanımlardır. Onlar faize düşmektense gerekirse ömür boyu kirada oturmayı tercih eden hanımlardır. Onlar eltilerinin, görümcelerinin, kaynanalarının, kayınbabalarının, akraba ve arkadaşlarının faizle aldıkları evlere değil, Hz. Asiye ve Hz. Hatice’ye müjdelenen cennetlik evlere talip olan hanımlardır.

***

ONLAR MÂŞİTE HATUNUN TALEBELERİDİR:

Onlar, zulüm düzenlerinin vebaline ortak olup rahat içerisinde yaşamaktansa ailecek yakılmayı bile göze alan ve Efendimiz’in (s.a.s) miraçta, “Bu güzel koku nedir?” diye sorduğunda Cebrail (a.s) tarafından, “Bu, Mâşite Hâtun’un, iki çocuğunun ve kocasının kokusudur.” (İbn-i Mâce, Fiten, 23/4030) diyerek ailecek cennette olduklarını müjdelediği Mâşite hatunun talebeleridir.

Onlar, ailecek cennettedir. Çünkü onlar, içinde yaşadıkları bozuk düzene karşı ailecek direnmiş ve bu bozuk düzenin tüm tekliflerini ailecek reddetmişlerdir.

Allah da miraçta onların kokusunu Efendimiz’e (s.a.s) duyurarak inandığı değerler uğrunda mücadele verenlerin, sıkıntı çekenlerin, darlık yaşayanların sonunda huzura ve mutluluğa kavuşacaklarını müjdelemiştir.

Tüm bunlar, helal mücadelesi verenlerin bu dünyada hep sıkıntı çekeceklerini ve hep darlık içinde yaşayacaklarını da göstermez. Unutmayın ki, Allah, kendisi uğrunda haramı terk edenlere bu dünyanın helallerinin ve nimetlerinin kapısını açmaya da kâdirdir. Ve yine unutmayın ki, her günahın bir tevbesi de vardır. Çünkü bizim Rabbimiz sonsuz merhamet sahibidir. Yeter ki, biz neyi tercih ettiğimize dair kararlılığımızı Rabbimize gösterelim.

Abdülaziz KIRANŞAL