Eş seçiminde namazın önemi

Eş seçiminde namazın önemi

Müslüman gençler! Eşiniz olacak kimsenin namazlı olması elbette önemlidir. Ancak eş adayınızın namaz kılıp kılmadığına dikkat ettiğiniz gibi kıldığı namazın onun hayatına etki edip etmediğine bakmak zorundasınız. Aksi takdirde büyük hayal kırıklıkları yaşayabilirsiniz.

Eğer eş adayınız namaz kılıyor ve fakat o namaz onun hayatında ahlâka, merhamete, iffete, adalete, bağışlayıcılığa, vefaya, saygıya dönüşmüyorsa, o namazın sizin evliliğinize, eşinizle münasebetlerinize, kuracağınız ailenin işleyişine ve çocuklarınızın eğitimine de çok fazla bir etkisi olmayacaktır.

Düşünün! Eş adayınız namaz kılıyor ama o namaz onu daha iffetli ve daha ahlâklı biri haline getirmiyor. Sizinle münasebetlerinde henüz nikâhınız olmamasına rağmen İslami çizgileri ve sınırları çok rahat bir şekilde aşabiliyor. Namazı onu sınırları ihlal etmekten alıkoymuyor.

Namaz kılıyor ama evliliğin, ailenin, eşin ve çocukların sorumluluğunu taşıyacak bir karaktere sahip değil. Vurdumduymaz, bencil, ihmalkâr ve sorumsuz bir mizaca sahip.

Namaz kılıyor, ancak namazı onun gözüne, diline, kalbine, midesine ve cebine etki etmiyor. Namaz kıldığı halde harama bakabiliyor. Çok rahat bir şekilde yalan söyleyebiliyor. Küfürlü konuşabiliyor, son derece kırıcı ve kaba biri haline gelebiliyor. Gıybet etmekten, iftira etmekten çekinmiyor. Kalbinde sürekli kin, haset ve nefret taşıyabiliyor. Midesine ve cebine girenlerle ilgili bir haram ve helal hassasiyeti yok.

Namaz kılıyor ama düğün masrafları ve hazırlıkları konusunda faize bulaşmaktan korkmuyor. Düğün ve nişan törenlerinde hiçbir İslami prensibi önemsemiyor. İslam’ın bu alandaki ilkelerinden ziyade modern kültürün, çevrenin, dizilerin, filmlerin ve el âlemin telkinlerine göre hareket ediyor ve böyle bir düğün, böyle bir evlilik ve böyle bir aile hayal ediyor.

Namaz kılıyor ama kendi anne-babasına da sizin anne-babanıza da Allah’ın ve Peygamberin istediği şekilde davranmıyor. Akraba ilişkilerine önem vermiyor. Diğer insanlarla, dost, akraba ve iş arkadaşlarıyla münasebetlerinde mahremiyet, haremlik-selamlık gibi ilkeleri önemsemiyor. TV, internet ve sosyal medya ile ilgili Müslüman’ca prensiplere sahip değil.

Namaz kılıyor ama öfkelendiği zaman namazı onu sakinleştirmiyor, tartıştığı zaman aşırıya gidiyor, kalp kırmaktan çekinmiyor, özür dileme ve helalleşme, barışma ve affetme konusunda ciddi zaafları var.

Çünkü kıldığı namaz, onun hayatının tamamını kuşatan, ona şahsiyet ve karakter kazandıran, onu haramlardan ve günahlardan koruyan etkili bir ibadet olmaktan ziyade rutin ve mekanik tekrarlara dönüşerek bir adet ve gelenek halini almış.

Oysa İslam’ın eş seçiminde bir tercih sebebi olarak gördüğü namaz, asla böyle bir namaz değildir. İslam’ın bir dindarlık göstergesi ve öncelikli tercih sebebi olarak gördüğü namaz, hayata etki eden, eşler arası ilişkide vefa ve sevgiye dönüşen, anne-babaya karşı hürmete, çocuklara karşı merhamete dönüşen bir namazdır. Bu namaz sahibini iffetli ve ahlâklı kılan, ailesine ve çocuklarına karşı sorumlu hale getiren bir namazdır.

Eğer eşinizi tercih ederken sadece onun namazına bakıp o namazın onun hayatına etki edip etmediğini dikkate almazsanız, test etmezseniz, gözlemlemezseniz, araştırma yapmasanız namaz kılan ama hayatınızı zindana çevirebilecek biriyle de evlenebilirsiniz.

Eşinizi dindarlığından dolayı tercih edecekseniz bilin ki, dindarlık sadece namaz, tesettür ya da İslami bir camiaya mensup olmak demek değildir. Asıl dindarlık, kıldığımız namazın, örttüğümüz tesettürün, yaptığımız ibadetlerin ve İslami kimlik ve mensubiyetlerimizin siyasetimizden ekonomimize, hukukumuzdan sosyal hayatımıza, nişanımızdan düğünümüze, evlilik öncesi münasebetlerimizden akraba ilişkilerimize kadar hayatımızın her alanına etki etmesi demektir.

Şunu da asla unutmayın! Her şeye rağmen namazlı bir eş tercihi her daim umudu koruyabilmek demektir. Çünkü Rabbimiz buyuruyor ki: “Namaz, insanı kötülüklerden ve çirkin işlerden alıkoyar” (Ankebut: 29/45). Eş adayınızın namazlı olması demek, bu namazın onu bir gün mutlaka haramlardan, günahlardan ve yanlışlardan uzaklaştıracağına dair büyük bir umuttur.

Abdülaziz Kıranşal