Cuma Namazı

Cuma namazında gençlerin ve çocukların çokluğu dikkatimi çekti. Sebebini hemen buldum. Çünkü okullar tatile girmişti. Gençler ve çocuklar serbestçe artık camiye gelebiliyorlardı.
Tatilde Camiye ve cumaya gelebilen  gençler okul zamanı neden camiye gelemiyorlar. Sebebi  belli.Çünkü ders var.Hele Kilis gibi ikili eğitim yapılan illerde Cuma saati hiç uyuşmaz.
Cumhuriyet kurulduktan 20 gün sonra Büyük Millet Meclisi'ne sunulan bir kanun teklifiyle hafta tatili Cuma günü olarak kabul edilmiş.
12 yıl hafta tatili Cuma olarak devam ederken  Batıcı ve taklitçi  kafaların etkisiyle İsmet İnönü'nün kanun teklifi sonucu 2 Haziran 1935 yılından geçerli olarak  hafta tatili Cumartesi öğleden sonra başlamak üzere  Pazar gününe  dönüştürülmüş.
O tarihten beri yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkemizde devlet memuru ve öğrenciler için Cuma namazı kılmak hep sorun olmuştur.Ne ilginçtir ki yüzde birlik azınlık olan Yahudiler ve Hristiyanlar  kutsal günleri olan Cumartesi ve Pazar günlerinde ibadetlerini rahat bir şekilde yapma imkanı elde etmişlerdir. 
1974 yılında kabul edilen bir yasayla Cumartesi günü tam gün tatil edilmiştir.
Ben ilkokula,ortaokula gittiğim yıllarda Cuma günleri namaza gittiğim için derslere hep geç kalır ve mahcup bir şekilde özür beyan ederdim.O yıllarda dine ve dindarlara maalesef soğuk bir bakış açısı vardı.
Ak Parti hükümeti gençlerin rahat bir şekilde Cuma namazına gelebilmelerine imkân tanıyan bir yasa veya yönetmelik çıkaramamıştır.Bunun yerine Cuma'ya gidenlere kolaylık sağlayan bir genelgeyle yetinilmiştir.
Milli ve manevi değerlerin çokça aşındığı şu yıllarda gençlerin yılboyu cami ve cumaya gidebilmelerine imķân tanıyan yönetmelikler ihdas edilmeli ve Cuma saatine ders konulmayarak konu resmi olarak vüzuha kavuşturulmalıdır diye temenni ediyorum.
Hafta tatilinin Cuma'dan Pazara nasıl evrildiğini İslam Ansiklopedisi'nden okumanızı hararetle öneririm.
****************
Yâz Aylarının Vazgeçilmez İçeceği : Meyan Şerbeti 
Yaz aylarında Güneydoğu Anadolu bölgesinde bolca tüketilen meyan kökü şerbeti ilk defa içenler  tarafından yadırganıyor.
Ancak çocukluktan itibaren alışmışsanız  yaz aylarında ve yaz Ramazan'larında bu şerbeti içmekten büyük bir keyif alırsınız.
Kayıtlara geçen bir çok faydaları vardır.Ancak her içecekte olduğu gibi bunda da sınırı aşmamak gerekiyor.
Meyan  veya Boyam şerbeti Kilis kültüründe önemli bir yer tutar.Cenaze defnedilirken orada bulunanlara,veya ölünün ardından camide çekilen tevhide gelen cemaate cami avlusunda sebil yapılarak ikram edilir.
Bazı düğün merasimlerinde özel kıyafet giymiş,sırtında şerbet güğümüyle, gelen  misafirlere  meyan şerbeti ikramında bulunulur.
Bunun yanında Kilis'in  işlek caddelerinde meyan şerbeti satanlar hemen gözünüze çarpar. Eski şerbetçiler dikkat çekmek amacıyla iki sarı metal tası birbirine vurmak suretiyle özel bir ses çıkarır ve "şerbeeeet","Buz gibiiii" diye bağırırlardı.
Bugünlerde yeni nesil  meyan şerbetini pek içmez oldu.Çünkü damaklar cola'ya ve daha başka zararlı içeceklere alıştırıldı.
Meyan şerbeti kültürünün  devam etmesi için  çocuklarımızı bu lezzete alıştırmalıyız.
Ne yazık ki enflasyon meyan şerbeti fiyatlarını da olumsuz etkiliyor.Az bir zaman önce bardağı 7.5 liraya satılırken şimdilerde 15 liraya çıkmış.
Fiyatı yüksek bulanlar meyan kökünün orijinalini veya hazır paketlisini alarak evde  bu leziz şerbeti bolca  tüketebilirler.
************
Bir Akdeniz Bitkisi Begonvil 
Dünyada Cenab-ı Allah'ın varlığına ve yüceliğine  binlerce,milyonlarca delil bulmak mümkün.Siz yeter ki o gözle bakmasını bilin.
1768 yılında Brezilya'da bir Fransız amiral tarafından keşfedilen ve adını kâşifinden alan Begonvil adlı çiçekten bahsediyorum.Akdeniz iklimini ve sıcağı seven bu bitkinin mor, beyaz, pembe ve kırmızı renkleri  var.Her biri ayrı bir güzelliğe sahip.Bu kadar güzel ve hoş renkleri Cenab-ı Allah'tan başka kim yaratabilir ki? 
Akdeniz havzasında çok yaygın bir bitki olan begonvil taş mekanlarla buluştuğunda daha bir  muhteşem görüntüye sahip oluyor.
Eski Datça'da begonvilin ihtişamlı görüntülerini her sokakta bulmak mümkün..
Böyle güzel manzaraları seyredince "Sübhanallah"(Ey Allahım senin şanın ne yücedir.) diye  O'nu tesbih ederek bir kez daha acziyetimizi itiraf ediyoruz.