BİLİM İNSANLARININ AŞI DÜŞÜNCESİ

Prof. Dr. Ceyhan, aşı Türkiye'ye geldiğinde kendisinin de aşı olacağını belirterek, "Hiç şüphesiz, mutlaka aşı olacağım. 'Hangi aşıyı olacaksın' tartışmasının bitmesi lazım. Devletin getirdiği aşıyı olacağım." dedi. Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık: Ben kendime Sinovac aşısı yaptırdım. Yani halkımızın Türkiye'de kullanıma girecek aşılarla ilgili bir güvensizliğe kapılmasına gerek yok. mRNA aşısının da genetik yapımızı değiştirmesi mümkün değil. Türkiye'de aşılar kullanıma girmeden önce çok kapsamlı güvenlik testlerinden geçirilir. Bu aşıya Çin aşısı denilmesinin de yanlış algıya neden olduğu görülüyor. Aslında bu inaktif aşıdır, çok eski bir aşı üretim tekniği ve birçok ülke tarafından rahatlıkla da üretilebilir. Üretim zorluğu nedeniyle ve çok fazla miktarda aşıyı kısa sürede üretebilme potansiyeli nedeniyle ancak Çin, Hindistan gibi yüksek aşı üretme potansiyeli olan ülkelerden temin etmek zorunluluğu olduğunu hatırlatmakta yarar var. GÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Şenol da aşılarda güvenlik ve etkinlik kavramlarının birbirinden farklı şeyler olduğunu belirterek, Faz-1 ve Faz-2'yi geçmiş olan tüm aşıların güvenli olarak ifade edildiğini söyledi. *************** SALGIN VE GÜÇ DENGELERİ Merkel demokrasilerin sarsıntılı bir süreçten geçtiği bu günlerde, hem bir kadın lider, hem bir demokrat olarak kaliteli bir duruş sergiledi. Bilimi doğru anlamış, insanlığın ortak aklını güzel takdir etmiş , katılımcı demokrasiyi özetlemiş beyanı: "Tarihsel tecrübeler bize özellikle ikinci dalganın birincisinden daha çetin olduğunu ve çok acıya yol açabileceğini öğretiyor. Artık tünelin sonundaki ışığı görebiliyoruz” diyen Angela Merkel, bunun bilim dünyasının çalışmaları ile mümkün olabildiğine dikkat çekti. Merkel, “Bunu insanlar yaratıcı ve inanılmaz bir araştırma ruhuna sahip olduğu için başarabildik. Dünya genelindeki bilim insanları bizim neler yapabileceğimizi gösterdiler. Bu salgın eğer herhangi olumlu bir şeye sebebiyet verdiyse o da cesaret gösterdiğimizde biz insanların neler yapabileceğimizi gözler önüne sermiş olması. Azimli ve yaratıcı olup, sınırları aşacak şekilde birlikte çabaladığımızda neler yapabileceğimizi gösterdik. Ben aydınlanmanın gücüne inanıyorum. Avrupa bugün geldiği noktayı aydınlanmaya borçlu, bilimsel olgular olduğuna ve bunlara bağlı kalınmasının daha iyi olacağına olan inanca borçlu. Ben DDR’de fizik okumaya karar verdim… Çünkü şundan emindim: Pek çok şeyi askıya alabilirsiniz ama yer çekimini, ışık hızı ve diğer olguları askıya alamaz, yok sayamazsınız. Merkel, aşı araştırmalarına 750 milyon euro, yapay zeka, kuantum ve 5G ile 6G teknolojisi için de her birine ayrı ayrı 2 milyar euro ayırdıklarını anlattı. Salgın, dünyadaki güç dengelerini, özellikle iktisadi olarak ama belki de sosyopolitik olarak da yeniden düzenliyor” görüşünü aktaran Merkel, ekonomideki öngörülerin Çin’in salgın sürecini ABD ve diğer Avrupa ekonomilerinden daha iyi atlatabileceğine işaret ettiğini söyledi. Bizim bu süreci yönetme şeklimiz, daha çok diktatörlüklere benzeyen ülkelerden farklı. Bu çok açık… Bizler özgürlükçü demokrasi, açık ve güçlü bireyselleşmiş topluma sahip bir ülke olarak tanınıyoruz. Bununla da gurur duyuyoruz… Bu nedenle virüsle başarılı bir şekilde mücadeledeki en önemli anahtarımız yasaklar, kontroller değil, her bireyin sorumluluk içerisinde hareket etmesi ve mücadeleye dahil olmasıdır." Dr. Ahmet BULUT