Anne-Babasıyla Anlaşamayan Müslüman Gençlere

Anne-Babasıyla Anlaşamayan Müslüman Gençlere

20.11.2022

Müslüman Gençler!

Eğer birisine hürmet edecekseniz, önce anne-babanıza hürmet edin. Eğer birisine saygı gösterecekseniz önce anne-babanıza saygı gösterin. Eğer birisiyle ilgilenecekseniz önce anne-babanızla ilgilenin. Eğer birisini razı edecekseniz önce anne-babanızı razı edin.

Sakın unutmayın! Aranızda ne kadar büyük anlaşmazlıklar ve fikir ayrılıkları olursa olsun anne-babanız kadar sizi kimse sevemez. Kimse onlar kadar sizin iyiliğinizi düşünemez. Hiçbir hoca, hiçbir arkadaş, hiçbir akraba sizi anne-babanızdan daha çok sevemez. O halde önce onların sözlerine kulak verin. Çünkü Efendimiz (S.A.V.) buyuruyor ki: “Allah’ın rızası anne-babanın rızasındadır. Allah’ın gazabı da anne-babanın öfkesindedir.” (Tirmizi)

Eğer anne-babalarınız İslam’ı bilmiyor ve yaşamıyorlarsa veya yeterli derecede şuurlu değillerse ve size İslam’a aykırı emirler veriyorlarsa siz onlara değil Kur’an ve sünnete uyun! Ama sakın anne-babanızın da kalbini kırmayın. Eğer anne-babanız size şirk koşmayı emrederlerse onlara itaat etmeyin. Ama aynı anne-babanız gel ayaklarımızı yıka derse gidin ve yıkayın. Çünkü size bu talimatı veren âlemlerin Rabbi olan Allah’tır. Rabbimiz buyuruyor ki: “Eğer anne-baban, bir şeyi bana şirk koşman için seni zorlarlarsa bu durumda onlara uyma ama yine de onlara bu dünyada iyi ve güzel davran!” (Lokman, 31/15)

Yani anne-babalarınız Allah muhafaza meyhaneden çıkmasa bile, kumar masasından kalkmasa bile, dinle, imanla, namazla, niyazla alâkası olmasa bile Müslüman bir evlada düşen ölünceye kadar onlarla ilgilenmek, ihtiyaçlarını gidermek, dertleriyle dertlenmektir. Yatalak olsalar bile her türlü işlerini görmektir. Müslüman bir evlat, asla ana-babasını terk edemez. Kapılarını açmamazlık edemez. Onlarla küs duramaz. Hele hele bunu İslam adına, din adına, dava adına hiç yapamaz.

Anne-babalarınızla asla siyasi tartışmalara girmeyin. Onlarla inatlaşmayın. Siz, Kur’an ve sünnetin emirlerini yerine getirin ama bunu onlara inat olsun diye değil, Allah için yapın. Onların hata ve yanlışları varsa güzelce nasihat edin. Ama işi tartışma boyutuna ve sesi yükseltme safhasına götürmeyin. Çünkü size bu talimatı dini uğrunda mücadele ettiğiniz Rabbiniz veriyor. Allah’ımız buyuruyor ki: “Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle.” (İsra, 17/23)

Sakın unutmayın! Anne-babayı üzerek Allah razı edilmez. Anne-babayı terk ederek dine hizmet edilmez. Anne-babaya iyi bir evlat olunmadan dava adamı olunmaz. Konu açık, ölçü belli, mesele basittir. Anne-babalarınızın itaat etmeyeceğiniz tek emirleri Allah’ın emirlerine muhalif olan emirlerdir. Bunu yaparken de ölçü, onlara hakaret etmemek, kırmamak ve dökmemektir.

Peki, bunu nasıl yapacağız? Gerekirse yutkunacağız, gerekirse acı çekeceğiz, gerekirse geçip bir köşede ağlayacağız ama asla onları kırmayacağız. İslam budur. Evet, İslam siyasettir, cihattır, tebliğdir, davettir, mücadeledir. Ama İslam aynı zamanda ana-babaya hürmettir.

Sakın unutmayın! Anne-baba duası alınmadan ne siyasette, ne cihatta, ne ilimde, ne ticarette ne de evlilikte başarılı olunur. Eğer başarı ve zafer istiyorsanız ana-babanızın dualarını almayı ihmal etmeyin! Çünkü Efendimiz (S.A.V.) buyuruyor ki: “Kabul olunacağında şüphe olmayan dualardan birisi de anne-babanın duasıdır.” (Ebu Davud) Zaten en büyük başarı da ana-babasıyla yaşam tarzı, siyasi düşünceleri, hayata bakışı, dini anlayışı uyuşmamasına rağmen onların dualarını alıp onları razı edebilmektir.

Hiç aklınızdan çıkarmayın! Bir Müslüman olarak bu dünya hayatında başınıza gelebilecek en büyük musibetlerden birisi de anne-babanızı üzmek, kalplerini kırmak, onların bedduasını veya ahlarını alacak dereceye gelmektir. Çünkü Efendimiz (S.A.V.) buyuruyor ki: “Allah, bazı günahların cezasını ahirete bırakmaz ve bu dünyadayken verir. Bunlardan birisi de anne-babasına kötülük yapanın cezasıdır.” (Camiussağir) Siz, bu büyük ve dehşet verici tehditten korunmak için anne-babanızın gönlünü etmeye bakın. Eğer vefat etmişlerse istiğfar edin ve onlar için bolca dua edip, hayır hasenat yapmaya gayret edin.

Abdülaziz KIRANŞAL