Ahlak filozofları yüzlerce yıldır , insandaki ahlakın temeli konusunda düşünce üretip duruyorlar.
Dindarlar ahlakın ilahi temeli olduğunu düşünür iken, filozoflar, pragmatik ahlak ve ödev ahlakı gibi rasyonel ahlaki temeller üretmeye çalışmışlar.
Biyologlar ve evrimsel psikologlar ise; ahlakın temelini beynin biyolojik ve nörotransmitter işleyişi ile ilgili biyokimyasal yapılarında ve uyumlarında aramaya devam ediyor.
Kant ın yaptığı gibi "Herkes aynı şeyi yapsaydı ne olurdu?" diye sormak ,ahlakın evrenselleştirilmesi konusunda en ciddi soru.
MIT ve Harvard Üniversitesi'nden araştırmacılar, birkaç yüz kişiden oluşan bir deneyde insanların evrenselleştirme yöntemini "eşik problemleri" denen belli durumlarda kullandıklarını doğruladı.
SciTechDailyde yayınlanan makalede , Araştırmacılar, insanların vermeleri muhtemel kararları nicel olarak tahmin eden matematiksel bir model tasarladılar. Sonuçta çocukların en az dört yaşından beri doğruyla yanlışı ayırt etmek için bu tür bir akıl yürütme yöntemini kullanabildiklerini gösterdiler. ( a.g makale)
İnsanlar faydacı ,sonuç odaklı ya da kural odaklı ahlakı düşüncede olsa da evrenselleştirmenin zihinsel , psikolojik mekanizması ile ilgili çalışmalar yeni.
Çalışmanın örnekleri bizi düşünmeye davet ediyor.
“John isimli bir balıkçı daha çok balık yakalamasını sağlayacak yeni ve daha verimli bir oltayı kullanıp kullanmamaya karar vermeye çalışıyordu. Tek bir sorun vardı: Eğer köydeki her balıkçı oltayı kullanmaya başlarsa, bir süre sonra gölde hiç balık kalmayacaktı.”
Araştırmacılar, birçok deneğin John'un davranışlarını değerlendirmek için evrenselleştirmeyi kullandıklarını keşfettiler. Deneklerin yargıları, yeni oltayı kaç kişinin kullanmak istediği ve oltayı kullandığında kötü bir sonuç ortaya çıkmasını tetikleyecek kişi sayısı gibi çeşitli etkenlere bağlıydı.
Başka kimsenin yeni oltayı kullanmak istemediği bir senaryoda, çoğu katılımcı John'un oltayı kullanmasının uygun olduğunu düşünüyordu. Diğer köylülerin oltayı kullanmak istediği fakat kullanmamayı seçtikleri farklı bir senaryoda ise John'un oltayı kullanması ahlaki açıdan yanlış bulunuyordu.
Ayrıca araştırmacılar bu verilerle, eylemi gerçekleştirmek isteyen insan sayısı ve eylemi gerçekleştirdiğinde zarar meydana gelecek insan sayısı gibi farklı etkenlerin karar verirken nasıl göz önüne alındığını açıklayan matematiksel bir model hazırladılar. Model, bu etkenlerle birlikte insanların yargılarının nasıl değiştiğini doğru bir şekilde hesaplayabiliyor. (a.g. makale)
Levine göre “işin ilginç tarafı, dikkatlice kontrol edilen bu kontrastı kurduğunuzda çocukların açıkça ifade edememelerine rağmen bu hesaplamayı kullandıklarını keşfettik. Bilişleri üzerinde bir iç gözlem yapamasalar ve neyi nasıl yaptıklarını bilmeseler de bu mekanizmayı kullanıyorlar.”
Araştırma bizlere ahlaki değer oluşması sırasında, bir eylemin kaç kişiye zarar verdiği ve kaç kişinin bu eylemi yapmak istediği gibi bilgiler ile ahlaki değer yargısının kollektif oluşumu konusunda fikir verebilir görünüyor.
Çevremizdeki bir çok soruna bu tür evrenselleştirmeyi devlet yasaları ile pratiğe bağlamış gözüküyor. Ancak henüz yasa üretilmemiş sorunlar (çevre, iklim değişikliği..vs) hakkında bu evrenselleştirme kullanılabilir mi? Olmuyor ise bunu neden başaramıyor insanlık.
Levine'a göre olası açıklamalardan biri, insanların belirli eylemlerden kaynaklanabilecek potansiyel zararlar hakkında yeterince bilgi sahibi olmamaları olabilir.
Yaşadığı dünya ve kendisi hakkında temel düzeyde kaliteli bilgi edinmek, yeni ahlaki değerler üretmemizde kollektif , matematiksel bir zihin eylemini harekete geçirebilir gibi görünüyor.
Daha geniş bilgi için https://www.pnas.org/content/117/42/26158
SciTechDaily (çevirisi evrim ağacı internet sitesi.)
Dr. Ahmet BULUT