ABD’nin F-16 oyunları
- 02-02-2023 14:48
- 1506
ABD’nin F-16 oyunları
F-16 savaş uçakları ve yazılım yenileme kitlerinin satışı için Amerika Birleşik Devletleri ( ABD) Başkanı Joe Biden’ın Türkiye’ye iki şart ileri sürdüğü konuşulmaktadır. Birincisi, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerini veto etmemesi ve ikinci olarak da Suriye’ye harekât planlarından vazgeçilmesi. Bu arada Yunanistan’a F-35 uçaklarının satışı için de gereken izinleri çıkarabilirler. Aslında Türkiye’ye F-16 satışının Yunanistan’a da otomatik olarak F-35 satışı yapılacağı anlamına gelmiyor. Fakat iki konunun aynı anda gündemde tutulması sanki birbirine bağlanmış gibi bir hava vermektedir. Amerikan Kongresi’nin bu satışlardan birisini onaylayıp diğerini reddetmesi, ABD’nin bölgeye bakışı ile ilgili yeni delilleri ortaya koyacaktır.
Artık tanıdık bir isim haline gelen Senatör Bob Menendez (New Jersey, Demokrat) Senato’nun Dış İlişkiler Komitesi başkanı olarak Türkiye’ye F-16 satışına karşı olduğunu bildirmişti. Bu önemli karşı duruş satış işleminin gerçekleşmemesi anlamına da gelebilir. Bilindiği gibi Yunanistan’a 30 tane F-35 ve buna karşılık Türkiye’ye 40 tane F-16 ve 79 adet de Türkiye’nin elinde bulundurduğu uçakların güncellenmesi kiti satılması gündemdeydi. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerine itirazlarını sürdürmemesi karşılığında sanki Ankara’yı bir parça ikna etmek için F-16 satışı yapılabilir deniliyor. Ama Senatör Bob Menendez ısrarlı bir şekilde bu satışa karşı çıkmasının sebeplerini daha çok Türkiye’nin hükümet etme biçimine yöneltmektedir. Türkiye’nin insan haklarına saygı, hukuk devleti olması ve bölgesinde istikrarsızlığa sebep olarak ittifaklarına zarar verdiği için karşı çıktığını iddia etmektedir. Türkiye’nin bu hususlara dikkat etmediği takdirde satışa kesinlikle onay vermeyeceğini belirtmektedir. Aslında herkesin bildiği bir hakikat, ABD’nin silah satışı yapacağı ülkelerin yönetim biçimlerine çok da dikkat etmediğidir. İnsan hakları ve hukuk vurgusu ABD’nin çıkarlarını perdeleme girişiminden başka bir şey değildir. Belki Avrupa’da sivil toplum bu hususlarda biraz daha duyarlılık gösterebilir ama onların da hükümetler üzerine ne kadar baskı kurabildikleri ayrı bir tartışma konusudur. Dolayısıyla, silah satılacak ülkelerin rejimleri ve iktidarları yeri geldiği zaman ve görünürde olmayan başka sebepler varken mazeret olarak sunulabilir. ABD’nin elinde (belki de bizim artık unutmaya başladığımız) güçler ayrılığına dayanan devlet başkanı ile Kongre arasında bir sürecin işlemesidir. Devlet başkanı başka bir ülke ile daha yakın ilişkiler kurmak isteyebilir ama nedense Kongre denilen bir unsur başkana rağmen farklı bir karar verebilir.
Türkiye uzun yıllardan beri F-16 savaş uçaklarına sahip bir ülke. Ama teknolojideki ilerlemeler bu uçakların yeteneklerinden daha gelişmiş olan belki F-22 ve yakın zamanda seri üretimine başlanılan F-35 savaş uçakları karşısında Türkiye’nin acele etme ihtiyacını doğurmuştur. Rusya’dan satın alınan S-400 savunma sistemleri Birleşik Devletleri rahatsız etmiş ve bunu da açıkça belli edemese de bu sistemlerin NATO ile uyumlu olmayacağını bahane ederek Türkiye’yi F-35 üretim ortaklığından çıkarmıştır. Bazı muhalifler aracılığı ile NATO üyeliği bile sorgulanmaya başlanmıştır. F-35 alımından umudunu kesen Türkiye en azından F-16V denilen Viper versiyonuna yönelmiştir. On yıl önce dördüncü nesil ama beşinci nesil uçaklarla da uyumlu olacak şekilde üretilen bu uçaklara göre elindeki F-16 uçaklarını güncellemeye çalışmaktadır.
Öte yandan Yunanistan’ın hali hazırda sahip olduğu Dasault Rafale savaş uçakları radar kameraları da entegre edilebildiği gibi diğer kabiliyetleri açısından 4.5++ nesil bir uçaktır. Dolayısıyla Türkiye’nin Yunanistan ile savaş uçakları açısından mukayese edildiğinde sorunları bulunduğu açıktır. Yunanistan’ın F-35 savaş uçaklarına sahip olması Türkiye’nin kesinlikle istemeyeceği bir durumdur. Yunanistan F-35 alırsa Türkiye’nin operasyonel üstünlüğü tartışmaya açılacağı zannedildiği için ABD ile anlaşmaya zorlanmaktadır. Geçen hafta Washington DC’de iki ülke dışişleri bakanının bir araya gelmesinde başlıca konu F-16 savaş uçaklarıydı. Ama Anthony Blinken görüşmede Türkiye’nin girişimleriyle Rusya- Ukrayna Savaşı’nda Karadeniz ve Boğazlar üzerinden gerçekleşen tahıl koridoru için teşekkür ederken talepleri duymazdan gelmiştir. Elbette diplomasi dilinde ve geleneğinde taraflar birbirlerine saygı çerçevesinde davranırlar. Fakat Mevlüt Çavuşoğlu’nun ziyaretinin asıl ve belki de tek amacı olan savaş uçaklarının satın alımı yönündeki talepleri her zaman olduğu gibi Kongre’nin kararına bağlı olduğu belirtilerek olumlu karşılanmamıştır. Birleşik Devletler gelinen noktadan rahatsızsa, iddia ettiği veya çekindiği gibi Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşması büyük oranda kendisinin Türkiye’ye karşı tavırlarının bir sonucudur.
Türkiye dış politikasında dengeli, tutarlı, kararlı ve ne yaptığını bilen bir ülke olmak durumundadır. ABD’nin F-16 dâhil diğer oyunlarına karşı oyun bozucu olabilmek, Rusya’nın da artık bensiz hareket edemezler diye düşünmesinin önüne geçebilmek ancak bu şekilde mümkün olabilir.