ÜNİVERSİTEDE "GÜNCEL FELSEFİ SORUNLAR" SÖYLEŞİSİ

ÜNİVERSİTEDE "GÜNCEL FELSEFİ SORUNLAR" SÖYLEŞİSİ

Kilis 7 Aralık Üniversitesinde, 2021-2022 güz yarıyılı felsefe etkinliklerinin beşincisi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Onur Varolun'un "Güncel Felsefi Sorunlar" başlıklı söyleşisi ile İnciraltı Kıraathanesi’nde gerçekleştirildi.

ÜNİVERSİTEDE "GÜNCEL FELSEFİ SORUNLAR" SÖYLEŞİSİ

KİLİS

Kilis 7 Aralık Üniversitesinde, 2021-2022 güz yarıyılı felsefe etkinliklerinin beşincisi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Onur Varolun'un "Güncel Felsefi Sorunlar" başlıklı söyleşisi ile İnciraltı Kıraathanesi’nde gerçekleştirildi.

Varolun, ilk olarak felsefenin ana karakteristiğinden bahsetti. Felsefenin karakteristik özelliğinin, değişenin arkasındaki değişmeyenin bilgisine ulaşmaya çalışmak olduğunu ifade etti. Sonrasında felsefede, 18. yüzyıl ve David Hume ile beraber meydana gelen kırılmaları ele aldı. 18. yüzyılda yaşayan David Hume’un, felsefenin bu karakteristik özelliğine ulaşmak için temel yöntem olan nedensellik ilkesine yönelik eleştirisinin, felsefenin neyi bilebileceğine yönelik bir sorunu beraberinde getirdiğini ve felsefe yapma pratiğini kökten değişime uğratacak bir kırılmayı başlattığını belirtti. İlk olarak ‘kesin bilgiye ulaşma yolları’ olarak ortaya çıkan problemin, nihayetinde dışsal bilginin imkânsızlığı olarak çözüme kavuştuğunu ve bilginin, bilincin içeriği ile sınırlanmaya mahkûm kılındığını ifade etti. Bu durumun ise ontolojik açıdan bir boşluk yarattığını vurgulayan Varolun, Çağdaş Kıta Felsefesi’nin de bu ontolojik boşluğu doldurmak için yoğun çaba içerisine girdiğini söyledi. Nihayetinde bu çabanın beyhudeliğinin postyapısalcılık akımını yani herkesin üzerinde uzlaşacağı bir varlık kavrayışının mümkün olmadığı; varlığın temelinde kökensizliğin olduğu anlayışını doğurduğu düşüncesinin ortaya çıktığını belirtti.

Varolun, söyleşinin, belli toplumsal normlar üzerine yükselen ve belli değerleri merkeze alan sosyal toplum ile tam bir kökensiz toplum pratiği olarak ortaya çıkan sosyal medya fenomeni arasında yapılandırılmış bir karşılaştırmaya odaklandığını ifade etti. Sosyal toplumun eşitlik ve adalet ile ilgili küresel sorunlarının karşısına kökensiz toplumun sorgulama, teyit, gelişim ve liyakat problemlerini konumlandırdığını belirtti. Bu tarz bir toplum pratiğinin sosyal toplumu dönüştürdüğü noktanın; sosyal medya öncesi toplumlarda kimlik oluşturmak için gerekli addedilen bilişsel gelişim motivasyonunun ikincil pozisyonda olduğu; hatta bazı noktalarda yerildiği, buna karşın, sığ olanın, bayağılığın, aynı olanın övüldüğü felsefi açıdan oldukça tehlikeli bir durumda olduğunu vurguladı.

 Söyleşi soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

Mehmet Çiçekdal