Ocak Başkanı Sevengül açıklamasında şunları kaydetti.
‘’Aziz Türk Milleti;
3 Mayıs, Türk Milleti ve onun cefakar, fedakar evlatları olan Türk Milliyetçileri için çok büyük anlam ve önem taşıyan bir gündür.
80 yıl önce Milliyetçi Türk Gençliği, bir taraftan bütün dünyayı tehdit eden yayılmacı, işgalci komünist anlayışa, diğer yandan da milli şef rejiminin izlediği anti-demokratik politikalara yönelik milli ve sosyal muhalefeti başlatmıştır.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna yaklaşıldığı 1944 yılında, Rus yayılmacılığının Türkiye’yi hedef aldığı günlerde aklı selimin galip gelmesini ve ülkemizin bu karanlık ortama düşürülmesinin önlenmesini isteyen 23 milliyetçi düşünür, akademisyen ve yazar tutuklanarak, tabutluklara konmuş; bunun üzerine Türk gençliği büyük bir kararlılıkla aydınlarının yanında yer almıştır.
Bu hareketin öncüleri olan başta Başbuğumuz Alparslan Türkeş ve Hüseyin Nihal Atsız olmak üzere, Necdet Sancar, Zeki Velidi Togan, Hasan Ferit Cansever, İsmet Tümtürk, Hikmet Tanyu, Fethi Tevetoğlu, Mustafa Hakkı Akansel ve hakkın rahmetine kavuşan tüm dava büyüklerimize Yüce Allah’tan sonsuz rahmet diliyor, aziz hatıraları önünde saygı ve şükranla eğiliyoruz.
Şüphesiz ki, tarih değerlendirmeleri yapılırken o günün sosyo-ekonomik ve politik şartlarını, toplum yapısını iyi bilmek gerekir. Ancak, tarih değerlendirmelerini yaparken bunları geçmişte kalan tatlı hatıralar olmaktan çıkartmak da şarttır. Tarih, dünden bu güne, bu günden yarına bize kılavuz olduğu sürece çok daha büyük bir değer ve anlam ifade etmektedir.
Çünkü, 3 Mayıs 1944’ün kahramanlarının bir kısmı şanlı mücadelelerinin neticelerini görmeden hayata veda etmiş ama; büyük bir kısmı da yaşarken hem insanlık dışı Sovyet emperyalizminin çöküşüne tanık olarak; hem de demokratik, çoğulcu bir Türkiye’nin oluşumuna katkı sağlayarak; başlattıkları milli ve sosyal muhalefette ne kadar haklı olduklarını, ne kadar kutsal ve onurlu bir mücadele verdiklerini tarihin en güzel sayfalarında görme ve gururlanma şanına sahip olmuşlardır.
Ülkemizin şu anda içinde bulunduğu şartlar ne yazık ki, 3 Mayıs 1944 yılında bir avuç kahramanın mücadelesini bir kez daha bütün hücrelerimizde duyumsayarak hatırlamamızı elzem kılmaktadır.
Bir yandan küresel yayılmacılığa boyun eğen, diğer yandan ülkemiz ve insanlarımız için kurulan etnik tuzakları adeta besleyen yaklaşımlar; önlerinde en büyük engel olarak Türk Milliyetçilerini görmektedirler.
Bu anlayış sahipleri, Türk Milliyetçilerinin büyük mücadelelerinin ürünü olan anayasal sistemi ve demokrasiyi bütün kurum ve kuruluşlarıyla baskı altına alıp tehdit etmek cüretini gösterme eğilimine girmişlerdir.
Türk Milletinin büyük sabrı ve tahammülü karşısında güçlerinin alternatifsiz olduğu gibi derin bir yanılsama ile; dalga dalga yükselen milli muhalefeti görmezden gelmeyi, baskılarla sindirmeyi başaracaklarını düşünür olmuşlardır.
Siyasi iktidar, Türk Milletinin değerleri üzerinden çatışmalara, kamplaşmalara kapı aralayarak yönetemeyen siyaset anlayışlarını kamufle etmek gibi bir yanlış ve tehlikeli yaklaşımı benimsemiş bulunmaktadır.
Halbuki, kamplaşmaların, tutarsız ve çatışmacı siyaset anlayışının bugüne kadar, sadece ülkemize değil sahiplerine de hiçbir faydası olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Bunu kavramak, ülkemize daha fazla zaman kaybettirmemek için biraz iyi niyet ve samimiyet yeterlidir.
Türkiye’yi yeni ve zorlu bir gelecek beklemektedir. Türk Milleti’nin 21. Yüzyılı, kayıp bir çağ olarak yaşamaması “milli ve akıllı bir siyaset” tarzına bağlıdır.
Bilinmelidir ki, 80 yıl önce, milletin ufkunu açmak, değerlerine sahip çıkmak için büyük bir mücadele sergileyen Türk milliyetçileri, “milli ve akıllı siyaset” anlayışın sahipleri olarak, şimdi yine milletin geleceğine ve demokrasiye yönelik her türlü saldırı ve tavrın karşısındadır. Türk milletinin birliğinin, dirliğinin ve bölünmez bütünlüğünün savunucusudur.
Bu duygu ve düşüncelerle 3 Mayıs 1944’ün bütün kahramanlarını rahmet ve minnetle anıyor; aziz milletimizi ve bütün Türk Milliyetçiler gününü kutluyorum’’ diye konuştu.
Haber Merkezi