"KIRAATHANE SÖYLEŞİLERİ"NİN 29'UNCUSU YAPILDI

"KIRAATHANE SÖYLEŞİLERİ"NİN 29'UNCUSU YAPILDI

Kilis 7 aralık Üniversitesinde “Kıraathane Söyleşileri”nin 29’uncusu gerçekleştirildi.

"KIRAATHANE SÖYLEŞİLERİ"NİN 29'UNCUSU YAPILDI

KİLİS

Kilis 7 aralık Üniversitesinde “Kıraathane Söyleşileri”nin 29’uncusu gerçekleştirildi.

“Yunus Emre ve Şiiri” başlıklı söyleşi, Üniversitenin Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Fatih Kanter’in yönlendiriciliği ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız’ın sunumuyla çevrim içi olarak gerçekleştirildi.

Söyleşiye dinleyicileri selamlayarak başlayan Yıldız; UNESCO Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri Programları kapsamında, 2021 yılı boyunca Hacı Bektaş Veli, Ahi Evran ve Yunus Emre’nin anılacağına dikkat çekti. Yıldız, Yunus Emre’nin Divan ve Risaletü’n-Nushiyye eserlerine kısaca değindikten sonra elimizde bulunan Divan nüshalarının mukayeseli incelemesiyle Yunus Emre’nin 417 şiirine ulaşıldığını belirtti.

Yıldız, Yunus Emre şiirleri üzerinde çok fazla çalışma yapılmasına rağmen bu şiirlerdeki âyet ve hadislerin tespiti konusunda yapılan çalışmaların az olmasına dikkat çekti. Bu bağlamda eksiklikleri gidermek maksadıyla öğrencilerine doktora çalışmaları yaptırdığını söyleyen Yıldız, Yunus Emre’nin Divan’ı içerisinde yer alan bütün şiirlerinin içerisinde ya bir âyet tefsirinin ya da bir hadis şerhinin yer aldığını belirtti. Yapılan çalışmaların Yunus Emre’nin şiirlerinde 114 sûreden alıntı yaptığını ortaya koyduğunu açıkladı. Yunus Emre’nin âyet ve hadislere bu denli hakim olup onları ustaca şiirlerinde kullanmasının onun çok iyi bir medrese eğitimi aldığına ve iyi bir hafız olduğuna işaret ettiğini vurguladı.

Yıldız, Yunus Emre’nin ölüm temasına çok fazla yer vermesini 13. yüzyılla ilişkilendirdi. Çünkü 13. yüzyılda Moğollar Selçuklu’yu yenmiş, illere valiler atamış, ölüm olayları bu dönemde son derece artmıştı. Yıldız’a göre, bütün bu yaşananlar Yunus Emre’nin şiirlerine ölüm teması bağlamında yanmıştır.

Tasavvuftaki devriye anlayışına değinen Yıldız, Yunus Emrenin;

Ey kardeşler ey yârânlar sorun bana kande idim

Dinler iseniz diyivirem ezelî vatanda idim

 Evvel dilimdeki budur Tanrı bir Resûl Hak'dürür

Anı böyle bilmez iken bir acep gümânda idim

 Kalû belâ dinilmeden tertip düzen eylenmeden

Hak'tan ayru değil idim ol ulu dîvânda idim

 Eyyûb ile derde esir, inledim ben çektim ceza

Belkıs ile hem taht üzre mühr-i Süleyman'da idim

 Yunus ile balık beni, çekti demeye yuttu beni

Zekeriya ile kaçtım, Nûh ile tufanda idim

 İsmail’e çaldım bıçak bana kâr etmedi

Hak beni azad eyledi koç ile kurbanda idim

 Yusuf ile bir kuyuda yatdım bile çektim ceza

Yakub ile çok ağladım bulunca efgânda idim

 İsa ile Musa ile sürdüm çıktım Tur dağına

İbrahim ile Mekke'ye bünyâd bırakanda idim

 Mi'raç gicesi Ahmed'in döndürdüm arşda na'linin

Üveys ile öründüm taç Mansur'la urganda idim

 Ali ile saldım kılıç Ömer ile adi eyledim

On sekiz yıl Kaf dağında Hamza'yla meydanda idim

 Yunus senin âşık canın ezelî âşıklar ile

0l Allah'ın dergâhında cevlân ü seyranda idim

şiirinin şerhi ile sunumunu tamamladı. 

Söyleşi, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

Abit Demir