Dünya ve Rus edebiyatının belkide en önemli ismi olan Lev Tolstoy; "Sadece hiçbir şey bilmediğimizi bilebiliriz. Ve bu, en yüksek düzeyde insan bilgeliğidir." der. Bu sözü her hatırladığımda tokluk hissi yaşamak için litrelerce su içen fakat aslında midesinde sudan başka hiçbir şey olmayan bizler gelir aklıma. Son zamanlarda özellikle sosyal medyanın azımsanmayacak etkisiyle her şeyi bildiğimizi sanıyor, o her şeyi bilmiş olmanın verdiği hisle kendimizi tok zannederek gerçek bilgiye zihinlerimizi kapatıyoruz.
İnsan dünyaya öğrenmek için gelmiştir. Kendini bilmekle başlayan bu yolculukta, hayatta kalmayı öğreniriz, sevmeyi, iyiliği, kötülüğü, doğruyu, yanlışı ve bizi yaradanı öğreniriz. Öğrenmeden geçen her günümüzün boşa geçmiş bir gün olduğunu idrak ettiğimizde belkide gerçek bilgeliğin ilk basamağına adım atmış oluruz. Öğrenmek için öncelikli kural bilmediğimizi kabul etmektir. Hastalıklı bir halde doktora gideriz çünkü neyimiz olduğunu bilmeyiz, iyileşmek için önce teşhis gerekir sonra tedavi.
Aç olduğumuzu kabul ettiğimizde sonraki aşamada gerçek tokluk yaşamak için zihinlerimizi beslemeye başlıyoruz. Maalesef günümüz dünyasında doğru sandığımız yanlışları hem kendi hayatımızda tatbik ediyor, hemde bizden sonraki nesillere aktarıyoruz. Digital çöplüğün bize her sunduğu bilgiyi doğru kabul ediyor, araştırma gereği duymadan etrafımıza bir zehir gibi servis ediyoruz. 12/13 yaşında bir çocuğun, arkadaşlarına şaka olsun diye hazırladığı bir bilgi bile bir anda viral olarak zihinlerimize doğru olarak kazınabiliyor.
İnsan beyninin bir alışma süreci olmadan birden bire maruz kaldığı bu bilgi akışı karşısında yapmamız gereken en doğru hamle ani bir frenle durmak ve zihnimize uygun dozlarda kendimiz için uygun olan bilgi akışını sağlamaktır. Bunun yegane yolu tahmin ettiğiniz gibi kitaplardan geçmektedir. Başarı sağlamış insanlar, kendi deneyimlerini kendi sektöründe olan insanlarla paylaşmak için her gün onlarca eser çıkarıyor. Bir ticaret erbabından tutun çiftçilik yapan bir kardeşimize kadar her türlü deneyimin olduğu yığınla eser mevcut ve bu bilgi kaynaklarına ulaşmak artık çok kolay!
Sırası ile takip etmek gerekirse, önce bildiklerimizin aslında bize yetmeyeceğini daha fazlasına ihtiyacımız olduğunu kabul etmeli, hangi alanda tam anlamıyla donanıma ihtiyaç olduğumuzu tespit etmeli ve son olarak o alanda kendini kanıtlamış insanların deneyimlerini dinleyerek/okuyarak daha iyi olmak için çaba göstermeliyiz.
Kalın sağlıcakla..
A. Haşim Özyurt
hasimozyurt@gmail.com