Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu; KADININ ADI YOK

Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu; KADININ ADI YOK

Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ DOLAYISIYLA BİR AÇIKLAMA YAPTI.

8 Mart 1857'de ABD'de, köle gibi çalıştırılan kadının, haklarını aramak için yaptığı grevde fabrikaya kilitlenen 129 kadın yanarak hayatını kaybetti.
Halbuki kadının fabrikada ne işi vardı? O çalışmayacak eşi onun hayatını kolaylaştıracaktı fakat kapitalist sistem onun iş gücüne üstelik ucuzlatarak göz dikmişti.
Bunlar hayatını kaybeden ilk kadınlar değildi.
Kadın her ne kadar bulunduğu toplumlarına göre inişli çıkışlı ama yine erkekler kadar istisnai adli vakaların parçası olsa da şu anki toplumda gördüğü kadar acılar yaşamıyordu.
Kadının adı yok diye diye önce onu, yavrularıyla huzur içinde yaşadığı yuvasından çıkardılar.
Hayat arkadaşı, yastık arkadaşı kocalarıyla aralarını bozdular, birbirlerine düşman ettiler, ayırdılar. Evlerini başlarına yıktılar. Yalnız bırakıldıkları gecelerde onları hüngür hüngür ağlattılar.
Kimi zaman dünyaya getirip büyüttüğü çocukları tarafından öldürüldüler.
Kimi zaman o noktaya getirilip çocuklarını ona öldürttüler.
Çocuklarının eşcinsel tercihleri olabilir diyerek hayatlarında duymayacağı travmalarla karşı karşıya bıraktılar.
Çocuklarını alkol-uyuşturucu komalarına, mavi balina gibi onları intihara sürükleyen internet tuzaklarına maruz bıraktılar.
Kendi ayaklarının üzerinde duracaksın diye hayat arkadaşları, çocuklarının babası kocaları ile çatıştırdılar.
Hayat mücadelesi içerisinde onu yapayalnız bıraktılar.
Yapayalnızken yine yakasından düşmediler.
Sen hayata katılmalısın diye gece kulüplerine, diskolara, barlara çıkartarak onu, namusuna göz diken erkeklerin önüne attılar.
Kadının adı yok halbuki olmalı diyerek onun adını fabrikalara, imalathanelere ucuz iş gücü olarak yazdırdılar.
Kadının adı olmalı diyerek onun adını araba lastiği reklamlarına, erkeklerin oynadığı futbol endüstrisinin bileşenlerine yazdırdılar.
Kadının adı neden yok diye diye onun adını kimi zaman erkeklerin bile zorlanarak çalıştığı iş yerlerine ucuz iş gücü olarak yazdırdılar.
Halbuki evinde çocuklarıyla huzur içinde yaşıyordu.
Herkes işe giderken o evinde yavrularıyla imkan nispetlerinde keyif çatıyordu.
Günün istediği saatinde yine çocuklarıyla arkadaşlarını ziyarete gidiyor ya da arkadaşlarını evine misafir olarak kabul ediyordu.
Yani yine imkan nispetinde evinin patroniçesiydi.
Eşini işe gönderdikten sonra akşamki sorumluluğuna kadar bütünüyle karar ona aitti ama şimdi öyle değil.
Gece karanlığında kalkıp işe gitmek zorunda ama buna da çalışma özgürlüğü dediler.
Onu bu şekilde kandırmak zorundaydılar çünkü ucuz iş gücünü kendi endüstrilerine devşirmeleri gerekiyordu.
Eskiden sadece bir erkeğin çalışmasıyla yuva yürürken kapitalist dayatmalar sonucu kadının da çalışma hayatına katılmasıyla iş gücünü ucuzlattılar.
Artık karı-koca çalışsa bile evleri zor geçinir hale geldi.
Sadece bununla mı kaldılar, tabii ki hayır.
En iğrenç yarım yamalak kıyafetleri senin özgür tercihin diye kadına giydirdiler.
13 yaşındaki yavrularımızı sokaklara, 13 yaşında çocuk kadınlar olarak sürdüler.
Erkek hayatını, kıyafetlerini, düzgün sürdürürken kadınlar, gittikleri birçok yerde mini giymek, dekolte vermek, taytla gezmek zorunda bırakıldılar.
Mide küçültme ameliyatlarına, göğüs dudak silikon takma operasyonlarına, diyet yapma mecburiyetlerine hep kadınlar mahkum edildi.
Tüm bunların üzerine barlarda, gece kulüplerinde alkol duvarları aşıldığında, saldırganların cinsel taleplerine karşı çıktıklarında, saldırılara maruz kaldılar, cinayetlere kurban gittiler.
Bunlar yetmiyormuş gibi utanmadan hala kadının kazanımları diyebiliyorlar ve tüm bu kötülükleri nasıl da gözlerden kaçırabiliyorlar.
Bugüne oranla yüksek huzurla geçirilen geleneksel yaşantıyı nasıl da karalayabiliyorlar ve toplumu buna nasıl da ikna edebiliyorlar.
Halbuki geleneksel yaşantıdaki huzuru idrak eden ve modern yaşantıda kadının köle haline getirilişini gözleriyle gören milyonlarca insanla birlikte bu durumu hayretle izliyoruz
Gözlerimizle şahit olduklarımıza rağmen huzur içindeki geleneksel yaşantıyı nasıl da kötüleyebiliyorlar
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...