Beyaz Köşk düğün salonunda düzenlenen basın açıklamasına Genel Başkan Yardımcısı Sadullah Ergin, Deva Partisi Gaziantep Milletvekili Ertuğrul Kaya, Deva Partisi Kilis Belediye Başkan Adayı Abdullah Sakar, İl Başkan vekili Mehmet Ali Zahteroğulları ile partililer ve vatandaşlar katıldı.
Perşembe günü saat 13.30'da başlayan basın açıklamasında Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel başkanı Ali Babacan şu ifadelere yer verdi.
“Ali Babacan Kilis Basın Toplantısı DEVA Partisi’nin çok değerli genel merkez kurul üyeleri, Çok değerli milletvekillerimizim, Değerli il başkanımız, ilçe başkanlarımız, teşkilat mensuplarımız Kıymetli yol arkadaşlarım, Siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşların değerli temsilcileri, kıymetli muhtarlarımız,
Değerli basın mensupları,
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyor, Bugünkü Kilis Buluşmamıza hoş geldiniz diyorum (…)
İl il, ilçe ilçe dolaşırken, bir kişinin sessizliği dikkatimizi çekiyor. Her konuda konuşan, köşe yazarlarına laf yetiştiren, partisinin bir ilçedeki gençlik kolları başkanına kadar müdahale eden o kişi epeydir tek bir konuda sessiz. O konudan hiç bahsetmiyor. Sabah akşam konuştuğu, “Benim alanım” dediği, kendisine göre uzmanlık alanı olan konuda sessiz.
“Nas var” diyordu; “Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur” diyordu. Laf dinlemiyor deyip Merkez Bankası başkanlarının birini getiriyor birini götürüyordu.
Evet, Sayın Erdoğan’dan bahsediyorum.
Seçimlerden bu yana tam 7 ay geçti, ülkenin Cumhurbaşkanı faiz konusunda bugüne kadar tek bir laf etmedi. Merkez bankası 7 ayda 7 kez faiz artırdı, Erdoğan susuyor. Bir dönemler faizi ağzından düşürmeyen, dönemin Merkez Bankası Başkanı’nı pırıl pırıl bürokratlarını, meydanlarda yuhalatan, “Ben demiyorum ki Nass var” diyen Erdoğan, Merkez Bankası faizleri %8,5’tan %42,5’a çıkarttı “Gık” demiyor…
“Faiz o kadar da sebep değilmiş.” demiyor. Aylardır bu konularda hiç konuşmuyor. Buradan sizlerin huzurundan seslenmek istiyorum: Sayın Erdoğan;
Kendi kendinize uydurduğunuz bir tez yüzünden koskoca Türkiye’yi senelerce bir deney laboratuvarına çevirdiniz. 85 Milyonluk bu ülkenin her bir vatandaşını adeta kobay muamelesiyle karşı karşıya bıraktınız.
“Ben bilirim” dediniz ve aklıevvel danışmanlarınızla birlikte ülkeyi fakirleştirme yolunda inatla yürüdünüz. Sonunda faizi de patlattınız, enflasyonu da patlattınız, doları kurunu da patlattınız.
İnsanlar işlerinden oldular, evlerinden oldular, akrabalarıyla, arkadaşlarıyla bozuştular. Kiracılar ev sahipleriyle kavgalı oldular. Döviz borç aldılar, ödeyemediler, mahkemelik oldular. İnsanlar, ekonomik kriz yüzünden intihar ettiler, canlarından oldular.
Şimdi soruyorum: Bu olanlarının hesabını kim verecek? Daha geçtiğimiz günlerde, bir alışveriş merkezinde vatandaşımız intihar girişiminde bulundu. Sonrasında gazeteciler gitti, eşiyle röportaj yaptılar. İntihar girişiminde bulunan, ağır yaralanan vatandaşımızın eşi ne dedi biliyor musunuz?
“Marketlerde tarihi geçmiş ürünleri atıyorlar, biz ancak o ürünlerle karnımızı doyuruyoruz” dedi. “Devlet büyükleri fakirin halinden anlamıyor” dedi. "Kâğıt toplamaya çıkıyorduk, eşimin bu halinden sonra artık ona da çıkamayız” ’dedi. Vatandaşı düşürdüğünüz hal bu. Sizin vatandaşlarımızı düşürdüğünüz durum bu.
Bu verdiğim örnek istisna falan değil. Türkiye'nin her yerini geziyoruz. Ülkenin yarısından fazlası sizin yani iktidarın sebep olduğunuz enflasyonun altında nefes almak için mücadelesini veriyor. Sizin yani iktidarın sebep olduğu enflasyonun altında nefes almanın mücadelesini veriyor. Hangi şehirde olursa olsun hangi ilçede olursak olalım, arabamızdan otobüsten adımızı şöyle sokağa attığımız anda hemen yanımıza emekler geliyor. “Perişanız” diyorlar, “ne olacak bizim halimiz” diyorlar. “7.500 liraya başkanım bırakın geçinmek artık biz evimizin kirasını ödeyemiyoruz” diyorlar. Sayın Erdoğan; Buradan Kilis’ten sesleniyorum, serhat ilimizden sesleniyorum; siz, vatandaşın eve götürdüğü ekmek üzerine bir bahse girdiniz. “Benim alanım” dediniz. “Ben ekonomistim” dediniz.
Ve vatandaşın, işleriyle, ekmeğiyle bir kumar oynadınız ve kaybettiniz. Ama kaybeden sadece siz olmadınız ki 85 milyona kaybettirdiniz. Şimdi, hiçbir şey olmamış gibi davranmak yok. Faizin adını almayıp, faiz konusu gündeme geldiği zaman kaçıp, saklanmak da yok. Konuşmak zorundasınız. Birinci damadınızla el ele verip, bile isteye bu ülkeyi mutlak yoksulluk bataklığına soktuğunuz günlerin cevabını vermek zorundasınız. Hiçbir şey olmamış gibi davranamazsınız. Ve değerli arkadaşlar kendisi için burada 3 ihtimal var:
Ya bu işi bilmiyor; Ya birileri kendisini aldattı; Ya da kendisi 85 milyonu aldattı. Eğer bilmiyorsanız çıkın, “ben yanlış biliyormuşum” deyin. “Benim bilgisizliğim ve inadım yüzünden bu ülke bu hale düştü” deyin. İnsanlardan en azında bir özür dileyin ya.
Eğer birileri sizi aldattıysa, daha önce yaptınız, çıkın “aldatıldım” deyin. Yok, eğer bile bile seçimden önce faizi %8,5’a indirtip, “Ben iş başında olduğum sürece bu ülkede faiz çıkmaz, indi daha da indi” deyip, seçimden sonra %42,5’a çıkardıysanız, bu milleti aldatmışsınızdır, o zaman da çıkıp hesap verin. Ama ne olursa olsun, önce çıkın vatandaşlarımızdan bir özür dileyin yahu. Böyle hiçbir şey yapmamış gibi, hiçbir şey yokmuş gibi davranamazsınız, siz ülkenin Cumhurbaşkanısınız." Haber Mustafa GÜNAL