Abdullah Alpdağ:İyi akşamlar sevgili izleyicilerimiz. Size Kilis'ten selamlar, saygılar… Yaklaşık yarım saattir YasinBey'in geçmişiyle ilgili programımızı sunduk. Şimdi canlı yayınımıza geçiyoruz. Serhat ilimiz Kilis'ten, BRTV Anadolu Yayın Platformu'ndan hepinize hayırlı akşamlar dilerkenYasin Bey31 Ocak’ta bir basın açıklaması yapmıştı. Tekrar, 15 Şubat'ta bir basın açıklaması yapmıştı. Bugün de şu anda Kilis'in ne kadar yerel medyası varsa canlı yayındayız. Bizler de TV79 olarak İyi Parti karargahında yayın yapıyoruz. Bugün önemli açıklamalar olacak sevgili izleyicilerimiz. Yasin Bey hoş geldiniz. Yasin Topaloğlu: Teşekkür ederim Abdullah Bey. Abdullah Alpdağ: Herhalde önemli açıklamalar olacak bugün. Sabırsızlıkla bekleniyor. Yasin Topaloğlu: Ben biraz çıtayı çok yükseltmekten yana değilim çünkü söylediklerimizin büyük bir bölümü malumun ilanı çerçevesinde olan şeyler. Elbette kayda değer bilgi ve belgeler paylaşacağım ama evveliemirde müsaade ederseniz ben, bizi ekranları başında Kilis'ten izleyen Kilislihemşehrilerimize, Kilis’in dışından bizleri izleyen Kilislihemşehrilerimize,Kilis'te görev yapanKilisli fahri hemşehrilerimize, cezaevinde bizi radyolarından dinleyen arkadaşlarımıza, mahpus arkadaşlarımıza, orada kaderin yazgısına muhatap olmuş insanlara ve hemen herkese selam ederim. Bu arada zaruret hasıl olmadığı müddetçe bu benim 31 Mart’tan önce son basın toplantım. Dolayısıyla birtakım şeyleri de söylememe izin verin. Kilis’te 15 Aralık’tan itibaren biz, bu yayının gerçekleştiği seçim ofisinden Kilislilerle parti propagandamızı yapmak, kendimizi tanıtmak üzerine kurulu bir ofis açarak kampanyaya başladık. Şu ana kadar ben Kilis'te herhangi bir seçim zorbalığına, kamunun bizim aleyhimize herhangi bir şekilde halel getirecek bir eylemine şahitlik yapmadım. Bize son derece kolaylık gösteren kamu görevlileri oldu. Hakem durumunda olan devlet burada kendini ispat etmiş oldu. Bunu ifade etmeliyim. Bu sebeple Kilis Valisi ve Kilis Emniyet Müdürü'ne teşekkürlerimi iletiyorum. Bu manada herhangi muhtemel bir tehdide karşı yanımızda olan ve beraber olan arkadaşlarımıza da şimdiden teşekkür ediyorum. Ola ki önümüzdeki süreçte birtakım şeyler için imkân bulamayabiliriz. O sebeple ben bu arkadaşlarımıza minnetlerimi ifade ederim. Bu arada gerek Ankara'dan gelen ekibim gerekse burada bize katılan arkadaşlarımız, İyi Parti’den arkadaşlarımız, bizi desteklemeye gelen tüm arkadaşlarımızı da buradan bu zahmetli meşakkatli yolculukta kendi aile fertlerimi de minnetle anmalıyım. Bu arada iki çocuğum da Mehmet Bedri ve Ali Burak da mütemadiyen benim yanımda oldular. Ankara'dan ofisimizden bize katkı sunmak üzere geldiler. Şimdi ben Yasin Topaloğlu olarak hem hesap sormasını bilirim hem de hesap vermesini bilirim. Birtakım mühpemlikleri anlatmak ve ortadan kaldırmak adına bir-iki cümleyle bu kampanyanın özetinden söz edeyim ki akla başka bir şey gelmesin. Dolayısıyla hesap vermiş olayım. Ben, takribi olarak 5 milyon liralık bir bütçeyle bu kampanyayı tamamlıyorum.Kullandığımız para kendi kaynaklarımızdan karşıladığımız bir para, dolayısıyla çalıp çıkmak için hazırlık yapmak değil. Kooperatif kurmadık, tıraş seti dağıtmadık, insanlara market fişi vermiyoruz, kömür dağıtmadık, kamudan insanları göbeklerinden bağlayıp oylarını zorba rızalıkla elde etmedik.Bu arada 5 minibüs, 1 otobüs, 7 tane müzik parçası, 10 bin tane bloknot,5 bin tane ajanda,5 bin tane dergi, 5 bin tane Kilis3000 projesi, 160 bin tane insört, 30 bin tane de gazete dağıtacaktık ki15 bin tanesine bir toplatma kararı çıktığı için durduk. Bir arkadaşımız çok gocunmuş,zülfüyâre dokunmuşuz. Ben bu az gelişmiş, zekâ düzeyi anaokulu seviyesinde olan CHP'nin adayına şunu söylemeliyim ki:Senin anlaman için ben yakın bir zamanda bir lügatçe yayımlayacağım ki benim konuşmalarımı anlayabilip idrak edebilesin. Çünkü senin zekân, benim konuşmalarımı anlamaya maalesef yetmiyor. Çünkü okuldan atılmışsın. Zorla liseyi bitirmişsin. Babanın parasıyla pahalı bir koleje gitmişsin. Oradan da yine hiçbir müşkülat çekmeden gelip babanın ofisinde “jünior” stajyer avukat olarak çalışıyorsun. Babanın parasıyla da off-roadyarışlarına zemin üretiyorsun. Şimdi seninle ilgili hususa birazdan bilahare geleceğim. Bu kadar kolay değil. Sen haddini aşan, cirmini aşan bir şeyin içerisindesin ama şunu bil: Kilisli senin gibi arkasında kayyum heyeti olan, vasi olan insanlara geçit vermeyecek. Senin ne kadar ahlak sorunun olduğunu -muhtemelen sen bütün ahlak derslerinden sıfır almış bir adamsın- birazdan sana senin tweetlerinle ispat edeceğim. Zannediyorsun ki toplatma kararıyla bu iş bitti, ben yasaya uyarımama sana kötü bir haber:30 bin tane gazetenin 15 bini dağılmıştı. Şu anda senin ne kadar ahlak sorunun olduğunu 15 bin tane Kilisli biliyor. Bu da sana yeter zaten. Geriye kalan şey için de gerektiği durumda bülten iki der, yeniden yayınlarız; bülten beş der yeniden yayınlarız. İzin almamışız diye bir iddia öne sürüyorsun.Gider izin alırız. Çünkü ben siyasetçiyim. Sen siyasi bir aktör olarak buna katlanmak zorundasın. Senin az gelişmiş kafan anlasa Yargıtay kararlarına bakarsın. Siyasilerin eleştirilme hakkı, ağır eleştiri de olsa hak olarak insanlara verilmiştir. Senin bahsine bilahare geleceğim. Bu aradaAbdullah Bey, benim bir 10 dakika kendimi anlatmama izin verirseniz minnettar olurum. Ben Kilis'te 1962 yılında doğdum. Biraz evvel benimle ilgili yapılan belgesel metninden de anlaşılacağı üzere 7 Aralık İlkokuluna başladım. Dördüncü sınıfa Kemaliye Okuluna geldim. Kemaliye Okulundan mezun oldum. İmam Hatip Lisesinin ilk öğrencilerindenim. Lise ikiden ayrıldım. Kitapçılık, yorgancılık, yayıncılık ve bu alanda bazı işler yaptım. Bu arada,Oruk TV diye bir TV benimle ilgili bir paylaşım yapıyor. Diyor ki:“Korsan pankarttan sonra korsan gazete…” Ben şövalye ruhlu bir adamım. Ben Kilisli Akıncılar Derneği'nin kurucusuyum. Kimseye pusu kurmadım. Kimseye hiçbir manada arkadan dolanacağım bir şey yapmadım. Her şeyi insanların yüzüne çatır çatır söyledim;senin de yüzüne söylediğim gibi Hakan Bilecen, Hasan Kara, Reşit Polat. Üç satırı yazarken iki Türkçe hatası yapılmış bir pankartı bana mal etmeye çalıştınız. O gün ben kendi karargahıma gün içerisinde giremedim bile. İki kere zorlukla ancak girebildik. Dolayısıyla o güvenlik önlemlerinin altında siz gittiniz,o pankartı astınız. Kurucu il başkanınızın; iki dönem milletvekilliğini, belediye başkanlığını göz ardı ettiniz ve öyle korsan bir pankart astınız. Ben öyle bir pankart asacak olsaydım yanına kallavi bir fotoğrafımı koyardım. “Söz veriyorum” diye bir bülten çıkarttım.Bakın burada ben adımı,fotoğraflarımı, her şeyimi koydum ve dolayısıyla burada eğer illegal bir şey yapıyor isenizbundan hicap edersiniz. Ama ben asla korsan bir iş yapmadım. Bu yayının neresine korsan diyebilirsiniz siz? Sekiz tane fotoğrafım var benim burada. Siz mızmız, mahalle kavgasında yenilen çocuklar gibi mütemadiyen gidip şikâyet ediyorsunuz. Sanki ben adliyeden çok korkuyorum.Kardeşim sizin yüreğiniz varsahakaretten değil,size iftiradan dava açın da ben sizin kitabınızı ortaya koyayım. Niye gidip hakaret davası açıyorsunuz? Ben size hırsız demişim, müptezel demişim, hakaret etmişim, harami demişim. Ha bu arada bir kelimede öğrenmişsin, Özgür Özel'in mitinginden evvel söyledin; harami düzenini yıkacakmışsın.Ya sen kendin haramisin Bilecen, haddini Bilecen. Sen önce kendin bir Türkçe öğren. Şükür ki sana doğru düzgün bir kelime öğrettim. Bu seçim kampanyasının sana katkısı da bu olsun. Sözün özü, ben korsan gazete çıkartmadım. Korsan gazete çıkartmak ancak birtakım şeylerden korkan insanlar içindir. Ben Allah'tan başka bir şeyden korkmuyorum. Onun için de beni hiçbir şey korkutmaz. Bu arada bugün bir kamu kurumunda karşılaştığım bir arkadaş, bana şöyle dedi: “Efendim senin siyasi kimliğin sona ersin, o zaman bakalım caddede yürüyecek misin?” Şimdiden söylüyorum: Belediye başkanlığını kazanırsam da kaybedersem de pazartesi-salı günü Kilis’te esnaf gezisi yapacağım teşekkür için. Erkekseniz, yüreğiniz varsa gelin; tek başıma gezeceğim. Sizde yürek varsa, erkeklik varsa, izzet varsa, onur varsa, haysiyet varsa buyurun; pazartesinin hesabını bugüne bırakmayın. Ya da pazartesi-salı günü ben caddede esnaf gezisinde olacağım. Buyursunlar, gelsinler, benimle bir hesapları varsa görsünler. Ben bugün bir kamu kurumunda karşılaştığım o adama:“Sizden korkan sizin gibi olsun.” dedim. Hani ben Cumhuriyet Caddesi'nde esnaf gezisi yapamazdım ya…Karşılaşırsan beni yumruklayacaktın ya…Sen ancak gider Karataş'taki Kuveyt'in Toplum Merkezinde kadınlara haykırırsın Hakan Bilecen! Sen zorbalığınla ancak senden zayıf olanları ezmeye çalışırsın. Gel buyur karşındayım. Siz Cumhuriyet Meydanı’nda size Kilis tabiriyle hayek çeken adama gelip cevap veremediniz!Mızmız çocuklar gibi ya adliyedesiniz ya seçim kurulundasınız. Sizin paranız mı yok? Gazete çıkartın benimle ilgili yapın yapacaklarınızı! O yürek sizde yok. Çünkü sizin bana söyleyebileceğiniz şey ne? Kırk yıl evvel bir avuç müptezel sözde çakma İslamcının benimle ilgili uydurduğu iftiralar, itibar suikastları…Gelin, gelin; siz kırk yıl evvele niye gidiyorsunuz? Ben sizin kırk yıl evvelinizle uğraşıyor muyum? Gelin, buyurun. Siz avukatsınız, eczacısınız benim karşıma niye çıkmıyorsunuz? Çünkü sizin Kilis’e söyleyecek bir lafınız yok. Siz bir harami düzeninin ya parçasısınız ya da aparatısınız. Hakan Bilecen gibi adamlar arkasında vasiyle gezer ve ancak kayyum heyetiyle belediye idare edilebilir. Faraza belediye kazaen bunların eline geçerse Kilisliler Hasan Kara'yı arar. Bu adamın arkasında yirmi- otuz yıldır aç yarım düzine harami belediyeyi yağmalamayı bekliyor. Kooperatif kuruyorsun sen. Belediye başkanının nerede görülmüş kooperatif başkanı olduğu? Biriniz bir köşede Urfa turu düzenliyorsunuz. Kemal Sunal, Şener Şen filmlerinden fırlamış karikatür tipler gibisiniz.“AksarayAksarayAksaray” yerine “Urfa UrfaUrfa, Mardin MardinMardin”Bu mu vizyonunuz? Tablet dağıtacakmışsınız.Ya çöp kovası koyun, tuvalet yapın Kilis’e. 20 yılda metro getirecekmişsiniz. Ne metrosu? Siz metroyu görseniz uçak zannedersiniz! Bu şehri yaşanmaz hâle getirdiniz 20 yılda. Sizin sadece bir haraminiz500 milyon dolar çaldı. Biraz sonra ona da sıra gelecek. Onun için ben buradaki bu siyasi üçüncü sınıf esnaflara on numara büyük gelirim. Bunu da Cumhuriyet Meydanı'nda söyledim. Bir parti başkanı da çok alınmış. “Ağabeylerine gidin.” demiş. Ben de şimdi harami ağalarınıza gidin diyorum. Uyuşturucu baronlarınıza gidin diyorum. Gidin uyuşturucu baronlarınızdan icazet alın. Siz ancak halkın icazetini gider oralara peşkeş çekersiniz. Onun için ben hesap veririm ve hesap sorarım. Bu anlattığım şeylerin hepsi iki aylık süre içerisinde gerçekleşti. Benim kullandığım para, ezcümle 5 milyon liradır. Bunun ne olduğunu da anlattım. Hesap veren, hesap soran olmak için. Siz yalan ve iftiralarınızda boğulacaksınız. Kilislilerin, hemşehrilerimin, Kilis’te yaşayan insanların, kamu görevlilerinin sabrına sığınarak bu şehrin kaderi için bir buçuk saatlerini bize ayırmalarını rica ediyor ve bu harami düzenininyeniden inşa edilmemesi için bu konuda bazı hususları anlatmayı kendime vazife addediyorum. Abdullah Alpdağ:Sayın Başkan burada dikkat çeken bir soruya değinelim: “Belediye başkanı kooperatif kurar mı?” dediniz. Acaba Kilis'teki belediyecilik ayrı bir şey mi başka şehirlere göre?Biri kooperatif kuruyor, biri şeker satıyor, birileri başka bir şey yapıyor. Yanisiz buradan girdiniz ama bizim bilmediğimiz veya sizin bildiğiniz bir şey mi var? Mesela birileri de şeker satıyor. Geçtiğimiz günlerde bununla ilgili bir iddiada bulundunuz. Yasin Topaloğlu:En basiti burada şunu söylemek mümkün ki çıkar çatışmaları oluşur. Şimdi siz başkanı olduğunuz kooperatifin, birtakım özelliklerini nasıl görmezden geleceksiniz? Nasıl yaptığınız işe kusur yükleyeceksiniz?Hem denetleyen hem denetlenen olacaksınız. Ben de kooperatif kurulmasına taraftarım. Örneğin şunu yapabilirim:Kilis’te emniyet mensuplarına deriz ki Kilis’te görev yapıyorsunuz,Kilis’te bir eviniz olsun. Yüz kişi bir araya gelin size arsa tahsis edelim. Bir kooperatif kurun. Belediyenin de payı örnek veriyorum yüz villa yapılacaksa -ben çok katlı yapılaşmaya karşıyım- otuz tanesi Kilis Belediyesinin olur, yetmiş tanesi de emniyet mensuplarının olur. Size diyebilirim ki ben seçildiğim zaman: Abdullah Bey; yüz tane gazeteciyi, emekçiyi, matbaacıyı, yayıncıyı bir araya getirin. Ben size arsa tahsis edeyim, siz burada kendi mensuplarınızdan bir kooperatif kurun ve biz bunun altyapısını sağlayalım. Ama ben o kooperatiflerin başkanı olabilir miyim? Abdullah Alpdağ:Peki Sayın Topaloğlu, bu seçim yatırımı olabilir mi? Yani şu anda istekler, yazılmalar, çizilmeler havalarda uçuşuyor. Yasin Topaloğlu:Bunlar seçim dolandırıcılığı. Ben de şunu yapabilirim, yarın ilan edebilirim. “Beş bin kişi işe alacağım, iş başvuruları başlamıştır.” Benimki onlardan daha sükseli olur. Şimdi benim Abdullah Bey, onların yaptığı her işi daha sükseli ve kaliteli yapma kabiliyetim var. Mesela ben bir lejyoner ordusu kurabilirdim sosyal medyada.Her söylediğimi beş yüz kişi paylaşabilirdi, bin kişi paylaşabilirdi. Ben bunun hilesini bilirim. Ben gittiğim yere elli adamla gitmeyi bilirdim. Her zaman yarışı favori atlar kazanmaz. Şimdi onlar diyorlar ki:“Biz belediyeyi aldık. Mazbata işlemleri başladı.” Göreceğiz kimin ne olacağını. Ama şuna emin olun; benim Hasan Kara, Hakan Bilecen ve Reşit Polat’la ilgili iddialarımın-ki bunları ispatlanmış iddialar- hepsi filhakika ortaya çıkan gerçeklerdir. Seçmen buna göre oy kullanacaktır. Bana diyorlar ki:“Sen gelmeseydin, sen olmasaydın…”Ben olmasam körler sağırlar birbirini ağırlayacaktı. Kardeşim tiyatro mu oynuyorsunuz siz? Kilis’e bela olarak parayla mı aldılar sizi? Yeter! Özgür Özel nadiren doğru bir şey söyler. Doğru olarak şöyle bir şey söyledi,ben de içtenlikle katılıyorum. Kilis’e siyaseti AK Parti'de ve genel olarak domino etkisi itibarıyla beş adam yönetti. İn Hasan bin Hasan, in Reşit bin Reşit.Bu nedir kardeşim? Bu 150 bin nüfuslu şehirde sizden daha eğitimli, sizden daha tahsilli, sizden daha nitelikli, sizden daha kaliteli adam yok mu?Var. Oysa siz en kalitesizlerisiniz. Siz şehri soyuyorsunuz! Bu daha nasıl söylenir efendim?Benim adliye ile başım belaya girermiş. Ne yapayım? Şimdi ben üç gün hapis yatacağım diye şehre hakikatleri söylemeyeyim mi? Hakaret ediyormuşum, etmiyorum. Ben hırsıza hırsız, haramiye harami diyorum. Onun için bu arkadaşların yaptıkları, siyaset dolandırıcılığıdır; seçim yatırımı falan değildir. Seçim yatırımı böyle olmaz. Seçim yatırımı şöyle olur:Seçmenin karşısına çıkarsınız. Dersiniz ki ben Kilis'te önümüzdeki dönemde şunları yapmak istiyorum.Adamın seçmene saygısı yok, broşür yaptırıyor. Niye?Vizyon yok, kabiliyet yok, yeterlilik yok. Bunlar anlamazlar bu işlerden. Ben iddia ediyorum: Hakan Bilecen eğer oturduğu apartman kendilerine ait değilse o apartmana yönetici bile olamaz. Hasan Kara94 yılında yerel seçimlerde Tilhabeş'e geldi. Dedi ki ben buraya belediye başkanı olmak istiyorum. Dediler kardeşim git başımıza bela olma.Adamı bir köye belediye başkanı yapmadılar. Yani muhtar yapmadılar adamı. Öbürü, gitsin kendi köyünde muhtarlığa aday olsun. Seçilirse benim adım Yasin Topaloğlu değil, bunların karıları bunlara oy vermez. Bunlar, şehrin başına musallat olmuşlar. Ben de Söz Veriyorum gazetesinde yirmi soru sordum. Hasan Kara'ya, Hakan Bilecen’e, Reşit Polat’a yirmi soru sordum. Kıyamet koptu kardeşim. Ben soru soruyorum. Şu kadersizliğime bakın ki eleştirmem gereken partinin genel başkanını savunmak bana düşüyor. Sen Kilislere nasıl koyun dersin? Sen Kilislere, AK Parti'ye oy verdiği için tövbe edin nasıl dersin? Sen ne cüretle böyle bir ifade kullanmayı düşünebilir, aklından geçirebilirsin? Böyle bir şey mümkün mü? Şimdi çıkıp bunu Kilis AK Parti İl BaşkanAdayı’nın konuşması lazım değil mi? Ne demek koyun? AK Parti'ye oy verenlere koyun diyorsan iki insandan birine koyun mu diyorsun sen?Kilisliler koyun mu?Kendi resmî hesaplarında mevcut bunlar. Şimdi gazetemi toplattı. Güzel, yarın buna biz itiraz edeceğiz. Bu geçici bir karar.Sonraseni benim elimden kim alacak? Ben Hasan Kara ile ilgili ne yaptım biliyor musun Bilecen, haddini bilecen? Gittiğim her dükkânda, her iş yerinde, her evde, gittiğim her yerde dedim ki: Hasan Kara eğer bu eve, bu iş yerine geldiysebilin ki bir şeyinizi çalmıştır. Hiçbir şey çalamamışsa hayallerinizi çalmıştır, geleceğinizi çalmıştır. Şimdi oraya da geleceğiz. Abdullah Alpdağ:Şimdi ilk geldiğiniz günden beri. 31 Ocak,15 Şubat ve bugün 27 Mart… Hep iddiada bulundunuz; ispat ettikleriniz, belgeler muhtemelen vardır.Neden karşınızdaki adaylar size cevap verme gereği duymamışlar? Yasin Topaloğlu:Doğru söylüyorum çünkü.Biliyorlar, doğru söylüyorum.Ben adamın Twitter hesabından açmışım. Demişim ki:Sen AK Parti'ye nasıl koyun dersin? Ak Parti'ye oy verenleri nasıl tövbeye davet edersin?Sen kimsin? Şimdi Hakan Bilecen;hani yağmurda ıslanacaksın, bilmem ne filan diye vır zıvır bir şey uyduruyorsunuz ya… Beş yüz kişiyi oraya topladınız ya… Beş yüz…Bir, iki, üç, dört, beş, beş yüz kişi… Onlara da medyunu şükranım, teşekkür ediyorum bizi Özgür Özel'e Kilisliler namına mahcup etmediler. Bu adam bildiğiniz tipik, zihin dünyası karışık,muhtemelen psikiyatrinin ilgi alanına giren amorf bir akıl yapısına sahip. Dolayısıyla Twitter'ı onun kendi paylaşımlarıyla dolu. Ben Kilislilere yalan söylemedim. Hemşehrilerime yalan söylemedim. Ben dürüst olmak için elimden gelen her şeyi yaptım. İddiaların tamamını anlatsaydım,Kilis yer yerinden yıkılırdı. Ama ben sadece ispat edebildiklerimi sizin huzurunuza getirdim. Onların belgeleriyle, kamunun açık belgeleriyle, birtakım yollarla, benim elde ettiğim dokümanlarla ben bu üç adamı teşhir ettim. Sen Hakan Bilecen,parti başvurusuna adaylık için gitmişsin ya…. Orada kucağında bir çocuk var. Seni o çocuğa bağışladım. Çok kıymet verdiğim saygıdeğer bir hanımefendi bana dedi ki çadır hikâyesiyle ilgili:“Ne olur asla eşini rencide edecek bir şey yapma.” Seni o çocuğa ve eşine bağışlamışım. Ama şunu söyleyeyim size arkadaşlar, aranızda Şalvar Davası filmini seyreden var mı? Şener Şen ile Müjde Ar’ın oynadığı. O filmi bir daha, çadır bağlamında seyredin lütfen. Bu adam, gerçekten Hasan Kara'ya söylediğim bütün sıfatları ziyadesiyle hak eden bir adam. Ama ben onu ailesine, çocuğuna bağışlamışım. O çocuğun masumiyetini, o çocuğun güzelliğini, nazarı dikkate alarak ve bir hanımefendinin de bana telkin ettiği çerçevede. Yoksa bugün gazetemi toplatmandan dolayı sadece bir buçuk saat seni yerle yeksan ederdim. Bildiğim her şeyi anlatırdım. Ama o çocuğun hatırına, eşin saygıdeğer hanımefendinin hatırına seni bağışlamışım, azat etmişim. Bu çadır konusunu -muhtemelen karpuz falan kesiyordun- sen biliyorsun.Benim ne söylediğimi sen biliyorsun. Sen benim anlattığım her şeyin farkındasın. Seninle ilgili konuya ara ara geleceğim. Bu arada Hasan Kara'dan da bütün Kilis kamuoyu önünde özür diliyorum. Bu arada ironi yapıyorum. Hasan Kara buraları alıp yapıştırıp montaj yapmasın, ironi yapıyorum. Ben yanlış, eksik bilgi vermişim; haksızlık etmişim. Yayınladığımız videoda Kilis’in muhtelif yerlerinden ev görüntüleri vardır. Bana göre Kilisliler, insani olmayan şartlarda yaşıyorlar. Benim standartlarımda, benim belediye başkanı olduğum şehirde bunlar olmaz, olamaz. Bu çöp dağları olmaz, o evler olmaz. Fukaralık bu kadar teşhir edilmez. Şimdi Hasan Kara'nın yaşadığı eve gelelim. DossoDossi rezidans ve villalardan oluşan bir sitede,Çengelköy'de Hasan Kara'nın yaşadığı ev var ve bu ev, adamın mal varlığı listesinde yok. Benim bulduğum elli parsel arazi arasında Çengelköy'deki bu ev yok.Bu yerin iki artı bir rezidans daireleri elli milyondan başlıyor. Hasan Kara’nın yaşadığı evin fiyatı da beş milyon dolar. Adam kendine bir cennet kurmuş bizden çaldıklarıyla. Burası; yüzme havuzu olan, her türlü konforun, lüksün, debdebenin olduğu bir yerdir. Hasan Kara da Şanzelize'de doğdukları için bunu hak etmişlerdir. O kadar çalmanın meşakkatine katlanıp da bu evi, bu malikaneyi elde etmişlerdir. Burası, aylık aidatı otuz bin lira olan bir evdir. Zenginin malı züğürdün çenesini yormasın, dananın kuyruğunun kopacağı yere gelelim. Bu harami başının, elli parsel artı malikanesinin dışındaki varlığına…Ticaretin göbeği, merkezi,ticaretin nabzının attığı yer İstanbul'daki merkezlerden bir tanesi olan Tahtakale Sirkeci’debir şirket var. O şirkette Hasan Kara'nın resmî ortaklığı var. Bu,Hasan Kara'nın ortaklığı Ticaret Sicili gazetesinde yayımlandı. Hasan Kara, bu iş merkezinin yönetim kurulu üyesi. Ticaret Sicili gazetesinde var.Santral Gayrimenkul Yatırım ve İşletme Anonim Şirketi. Evet bu şirketin ortağı kendileri burada bir dükkân kiralamaya gidiyorsunuz ya bir dükkân kiralamaya kaç metrekare yirmi metrekare. Diyelim ki rakamlar farazi. Ben tabii o kadar detay bilmiyorum. Diyor ki aylık beş bin dolar aynı anda metrekareye göre sana diyor ki elli bin dolar da hava parası vereceksin. Aynı anda öyle kıymetli bir yer burası. Belki Mısır'daki teyzesinden, halasından, amcazadesinden miras kalmıştır tıpkı Ankara Turgut Altınok gibi. Burada miras olabilir mi? Olabilir tabii…Babası ne de olsaKilis’in en zengin ve köklü ailelerinden biriydi. Dolayısıyla miras kalmıştır. Elbette çalmıştır. Elbette çaldın Hasan Kara! Nereden çalmadın ki Hasan Kara?Sen baklavacı ile işbirliği yapıp naylon fatura kestirip ödeme yapan adamsın. Hasan Kara’nın iş merkezinin orada çekilmiş bir videomuz daha var. Bu videoda tıpkı İstanbul ayaklarımın altında der gibi. Görüntüler, bahsettiğimiz iş merkezinin çatı katından. Hasan Kara'nın, sözünü ettiğim çerçevede siyasi tabutuna son çivilerimi çaktım. Bundan sonra aziz ve muhterem Kilisliler, takdir buyuracaklar ya böyle bir haramiye bir daha fırsat vermeyecekler. Bu arada zaten MHP örgütü ülkücü arkadaşlarımızın büyük bir bölümü, bu arkadaşın arkasında durmuyorlar. Hatta geçen Cumhuriyet Meydanı'ndakendisini iki kişiyle gördüğümde, onun adına da üzüldüm. Böyle Medine fukaraları gibi ortalıkta dolaşıyordu. Ama bunu Hasan Kara hak etti. Bu şehre çok kötülük yaptı. Bu şehri fukaralaştırdı. Bu şehirden çaldığı paraları başka ülkelerde değerlendiriyor. Siyasi bir mevta ile daha fazla uğraşmanın gereği yok. Mümkün olsa burada onun siyasi ruhu için bir Fatiha okur ve saygı duruşunda bulunurduk. Bu defter benim adıma kapandı;31 Mart günü, Kilisliler içinde kapanacağına yürekten inanıyorum. Cumhuriyet Meydanı'ndan söyledim. Ben sponsor bulsaydım o kitabı on bin tane basacaktım. Helal paramı ona harcamayayım istedim, sponsor da bulamadık. Dolayısıyla o kitap on bin tane basılıp her evde olmalıydı. Kilisliler bundan mahrum kaldı ama tek tesellim,o belgelerin sosyal medya mecralarında dönmesidir. Ben, Hasan Kara ile ilgili her şeyi ispat ettim ve onun gerçek fotoğrafı ortaya çıktı. Eğer Hasan Kara çıkıp benim karşıma bir tek kelime edebilseydi, ben çok şaşırırdım. Ama Allah'tan hâlâ bir hayâ, hicap duygusu az da olsa kalmış ki adam benim karşıma çıkamıyor. Çünkü o gerçekle yüzleşme kabiliyeti yok. Siyasi manada elde ettiği çok rantı var, parası var ama tamahkârlık böyle bir şey. O yüzden bu arkadaşımız bu saatten sonra benim için siyasi mevtadır. Ona, 1 Nisan’dan sonra haramdan elde ettiği paralarla mutlu mesut günler diliyorum. Diğer partiler Urfa gezisi ve tablet için kayıt açmışlar. Bu bir yasal bir şey. Kilis seçmenini nasıl bir gözle görüyorlar ki şöyle yaklaşıyorlar: Şimdi biz Karataş'ta, Ekrem Çetin’de,Çengel’de makarna dağıtıyoruz. Bize oy verirler. Ben de diyorum ki hemşehrilerime: Vallahi billahi tallahi altmış ay var önümüzde, altmış ay. Bu bir ayla, altmış ayınızı tehlikeye atmayın.Kömürlerini alın yakın, yiyeceklerini alın yiyin, market fişlerini hemen kullanın. Market fişleri seçimden sonra iptal edilebilir, ona göre. Yiyin, için afiyetle. Ama asla bu haramilere oy vermeyin.Bunlar sizin emekleriniz, alın teriniz bakın. Kilis’teki bütün kamu arazilerine, bütün hazine arazilerine her Kilisli yüz elli binde bir ortaktır. Dolayısıyla bir hazine arazisi ranta çevriliyorsa bundan sizin payınıza düşen bir fukaralık var, bir yoksulluk vardır. Bu adamlar yirmi yılda şehirde Tanrı rolü oynamışlar.Söğütlüdere'ye kadar. Söğütlüdere'den sonra sıradan bir adam, müptezel bir adam, münafık bir adama dönüşüyor. Beni hakaretten değil; iftiradan dava et, iftiradan. Avukatsın ya, adliyeye dilekçe yaz de ki Yasin Topaloğlu bana iftira ediyor. Ben de sana zaten vermişim, kalanları da ek olarak göndereyim. Bu meseleyi de bitirelim. Çünkü bizim aynı zamanda konuşacağımız iki mevzu var, projelerimiz var. Bunları da anlatalım. Bu son basın toplantımız. Dolayısıyla bizim bir an evvel Kilis’i radikal bir reformla, köklü bir reformla dönüştürmemiz gerek; böyle palyatif çözümlerle değil, bungalov evlerle değil, mesire yerleriyle değil.Mesire yeri yapacağız diyorsun. Şehri fukaralaştırmışsın, Seve Barajı’na diyorsun. Ya senin yetki alanın değil. Bir taraftan karpuzcu orayı ben mesire alanı yapacağım diyor, Reşit Polat da aynısını söylüyor. Ne mesire alanı?Babanızın tarlası mı orası?Devlet Su İşlerine ait bir yer. Siz daha kurumlar arası ilişkileri bilmiyorsunuz. Ama diyorsunuz ki benden belediye başkanı olur. Ben, hemen hızlıca birkaç tane projemi anlatayım. Bu projelerimizin hiçbir tanesinde, bir tek Kilisli esnafın, bir tek Kilisli ticaret erbabının, bir tek Kilislinin var olan durumundan daha kötüye bir gidişi olmayacak. Tam tersine bunu iyileştireceğiz. Abdullah Alpdağ: Sayın Başkan bir özellikle bir soru belirtiyorlar. Yasin Topaloğlu’nun şekerle ilgili iddiası var. Bunun belgesi kendi elinde var mı? Yasin Topaloğlu: Var. Bunu verdim savcılığa. Hemen faturası ile kanıtlayalım. Abdullah Alpdağ: Yirmi beş ton evet, yirmi beş ton. İki bin iki yüz on sekizden şöyle yedi yüz yirmi bin milyar civarında, doğru mu? Yasin Topaloğlu: Evet, bakın böyle bir fatura kesilir mi? Abdullah Alpdağ: Hasan… Ne diyor? Yasin Topaloğlu:Hajmahmut. Abdullah Alpdağ: 7 Aralık Park Bahçe Temizliği Sanayi Ticaret Limited Şirketi. Evet sayın rejim köşeye getirebilir miyiz? Orada bir adrese gelelim. Neresi orası? Yasin Topaloğlu: Adres yok ki. Hibe yoluyla aldığı şirket. Hibe yoluyla aldığı 7 Aralık şirketi… Bakın bu fatura uydurma bir fatura, naylon bir fatura, yapmış olmak için yapılan bir fatura. Bu yaklaşık olarak üç yüz tır, beş yüz kamyon ediyor yedi bin ton bu büyüklükte bir şey yani ciddi bir olay bu. Ayrıca bunun kamyonlarının plakasına kadar olan bir liste daha var. O da bende belge olarak mevcut. Abdullah Alpdağ: Sevgili izleyicilerimiz, yaklaşık üç basın toplantısında Sayın Topaloğlu bunlarla ilgili iddiada bulundu ve ispat etmeye çalıştı. Muhtemelen dosyalar da Cumhuriyet başsavcılığındadır. Ama her ne hikmetse muhatapları hiçbir zaman için karşılık vermediler. Biz de televizyonculuk, yayıncılık gereği şu anda ekranlarınıza verdik. Sayın Hasan Kara’ya iddialarla ilgili cevap hakkı doğmuştur. Eğer yayınımıza bağlanmak, cevap vermek isterse kanalımız, ekranlarımız onlara açıktır. Yasin Topaloğlu’nun iddia ettiği, Tahtakale'de bulunan iş merkezi ile ilgili bir açıklaması varsa onu da canlı yayına alabiliriz. Yasin Topaloğlu: Asla ve kata bu konuyla ilgili konuşmayacak. Şu anda girdiği türbülanstan çıkmaya çalışıyor. Belediyeyi kazanamayacağını biliyor. Canhıraş bir şekilde çok çalışmasına, çok gayret göstermesine rağmen Hasan Kara belediye başkanlığı seçimlerini kaybetti. Hasan Kara şu anda denklem dışı. Ben birkaç projeyi anlatayım. Bilahare sair iki adayla da ilgili iddialarımız var. Onları da konuşacağız. Herkes diyor ki Hasan Kara’yla ne alıp veremediğin var? Ya kardeşim, ben de diyorum ki Ben Muhtarlar Derneği başkanını mı siyasi arenaya oturtayım, yoksa Kanarya Sevenler Derneğiyle mi ilgileneyim? Benim rakiplerim bunlar. Ben diyorum ki bunlar sizi kötü idare eder. Ben iyi idare edeceğim. Siz demez misiniz, siz en iyi gazeteciliği yapmıyor musunuz? Muhtemelen burada her erbap işini en iyi yaptığını düşünmüyor mu? En çirkin insan bile aynaya baktığında “Ben insanlık için bir armağanım.” demiyor mu? “Ben ölüp gideyim, bu insanlığa zarar veriyorum.” diyene rastladınız mı siz? En çirkin insan bile yaşam arzusuyla doludur. Dolayısıyla da bizim burada yapmamız gereken şey, aynı zamanda ne yapacağımızı da anlatmak. Şimdi Kilis’teki konut ve iş yerlerinin büyük bir bölümünün ekonomik ömrü tamamlanmış. Bunlar ellili, altmışlı, yetmişli yıllarda yapılmış, bir planlamadan, bir nazım imar planından mahrum yerleşim yahut iş yerleri. Onun için ben evvelemirde burada Arasa çarşısından Kemaliye Okuluna, Cüneyne Camisi'nden Sabah pazarını içine alan bir alanda bin beş yüz tane dükkânın olduğu, bir katı motosiklet otoparkı, bir katı araba otoparkı olmak üzere o havzayı şöyle bir gözünüzün önüne getirin. En az bin arabalık otoparktır. Belki beş altı bin motosikletin park edilebileceği bir yerden söz ediyorum. Bu bin beş yüz dükkânlı kapalı çarşıda kuyumcular, tuhafiyeciler, hediyelik eşya satıcıları, terziler, yemeniciler, bakırcılar, hırdavatçılar, manifaturacılar, beyaz eşya satıcıları, kasap manav şarküteri ve balıkçılar, elektrik ve elektronik satıcıları, tamirciler, konfeksiyoncular, kitap kırtasiye ve sahaf işiyle iştigal edenler, oyuncakçılar ve konfeksiyoncular gibi esnaf grubumuzun neredeyse tamamını içine alan ve elektriğini GES’ten sağlayacağımız ilelebet elektrik faturası ödemeyecekleri o bin beş yüz dükkânın yüz elli adetinde de ilk defa esnaflık yapacak, ilk defa ticarete atılacak yüz elli tane gencimize dükkân vereceğiz, beş yıl kira almayacağız, elektrik faturasını ödemeyecek, bir vakıf üzerinden de biz o insanlara bir başlangıç sermayesi vereceğiz. Bu yüz elli insandan bir tane iş adamı çıkar, çok başarılı olursa yüz elli adamı istihdam eder. Amerika'da buna “melek yatırımcı” diyoruz. Yani on tane iş yaparsın, birinde kazanırsın, dokuzu batabilir önemli değil ama birini kazandığın zaman o yatırımı aynı şekilde kazanmış oluruz. O sosyal donatıları da olan, içinde kargo şirketleri, berberler, fırınlar, pastaneler, kafeler, mescit vb. ofis katları gibi yerler olacak ve orada çok katlı yapılaşma olmayacak. Çok katlı yapılaşma, hem kreatif değil, insanı boğan bir şey hem de deprem meselesi sebebiyle tecrübeler var. Biz dayanıklı, çok kalıcı, çok nitelikli, sağlam temeller üzerine o kapalı çarşıyı yapmalıyız. Belki üç yüz yıl, dört yüz yıl Kilis’e hizmet etmeli. Ayrıca bu kapalı çarşı ve e-ticaret merkezinde insanlar o bin beş yüz dükkânda gündüz ne satıyorlarsa gece de internette onu satacaklar. Ben burada hep şunu söylerim, İngiliz jilet firmasının sahibi “Her gece uykuya daldığım zaman çok mutlu ve rahat uyuyorum. Çünkü milyonlarca erkeğin sakalı uzuyor.” diyor. Yarın değilse öbür gün sakalı uzadığı için tıraş olacak dolayısıyla adam zengin olmaya devam edecek. Ondan sonra bizim aynı zamanda bu Murtaza caddesi ve Şehitler Abidesinin olduğu alanı bir ucunda Şehitler Abidesi, bir ucunda İş Bankası’nı içine alan Murtaza’ya kadar giden o adayı düşünün. O adayı da yine biz açık ve kapalı, her iki türlü otoparkı olan hem motosiklet için hem araba için bir AVM yapacağız. O AVM'lerde diğer AVM'lerden farklı bir şey olacak. Dükkânların bir kısmı caddeye bakarken bir bölümü de AVM'ye bakacak. Giriş katında bir buz pateni düşünün. Etrafında lokantalar, restoranlar, eğlence alanları üst katlarında da yüz elli, iki yüz tane dükkân ve bir büro katı. İnsanlar, “Sen o zaman esnafı yok edeceksin.” diyor. Biz esnafı niye yok edelim? Tam tersine biz esnafa diyeceğiz ki öncelik senin hakkın. Şimdi biz bir insanın iş yerini istimlak ettik. Diyelim ki bir telefon bayisi olsun. O iş yerinin arkasında bu adamın müktesep hakkı doğuyor. Dolayısıyla biz Kilis’te herhangi bir esnafı, taciri, iş adamını mağdur etmek için değil, tam tersine zenginleştirmek için yola çıkıyoruz. Dolayısıyla bir kapalı çarşı, arkasından bir AVM bir çelişki değil. Ben eylül ayında Kilis’te bir kamuoyu araştırması yaptım. İnsanların en büyük eksiklik olarak gördüğü şey, bir AVM. Bir AVM için Gaziantep’e gidiyoruz. Orada para harcıyoruz. Hâlbuki bizim bir AVM'miz olur. Orada Kilis’te olmayan markalar olur. Kilis’in esnafları orada dükkân açar, iş yeri açar, işini büyütür, hacmini arttırır, bereketi olur, para kazanır. O zaman şimdi on metrekarelik yerde iş yeri işleten adamın orada kırk metrekarelik yeri olacak ve dört tane fazla adam çalıştıracak. O işi öylesine planlayacaksın ki bu şehrin temel ticari alanını canlandıracak, dinamik hâle getirecek, esnaf kazanacak, Kilis’e yatırım yapan insan kazanacak. Dolayısıyla bir AVM, insanların sosyalleşmesi için çok anlamlı bir ihtiyaç. Abdullah Alpdağ: Size iletilmesini istediğimiz bir mesajımız var Sayın Topaloğlu. Mahmut Şahin Kara Nakliyeciler dernek başkanı. “Sayın Alpdağ, iyi akşamlar, iyi yayınlar. Sayın Topaloğlu’na da iyi akşamlar diliyorum. Sayın Topaloğlu siyaset yapıyor. Siyasi rakiplerine eleştirilerinde haklı olduğu yerler vardır belki. Benim buna itirazım yok. Demokraside, siyasette eleştiri olur. Sayın Topaloğlu da bir aile babası herhâlde. Aile bütünlüğünü korumayı eminim kendisi de çok ister ve arzu eder. Lütfen aile bireylerine inmeden siyaset yapsın.” Yasin Topaloğlu: Vallahi ben bir video yayınladığımda, bu üç adamdan biri pazartesi günü sokağa çıkamaz. Abdullah Alpdağ: Sayın Topaloğlu da söyledi zaten öyle videoların olduğunu Kilis’te. Maalesef böyle felaket tellallarının olduğunu hepimiz biliyoruz. Sayın Topaloğlu ile ön görüşmemizde zaten bunları yapmayacağını bizlere söylemişti. İddialarla ilgili, mal varlarıyla ilgili, siyasetçilerin ticaret yapmadığını beyan ettiler. Bu malı nasıl edindiğinden bahsettiler. Ben sevgili izleyicimize duyarlığından dolayı teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Yasin Topaloğlu: Ben her üç adayın ne aile fertleriyle ilgili ne çocuklarıyla ilgili ne efradıyla ilgili herhangi bir şey söylemedim. Söylemeyeceğim. Bunu kendime yakıştırmadığım için. O haddini bilecen dediğimiz adam, karpuzcu adam benim anneme piri fani, ölümü bekleyen anneme sinkaf eyledi. Öfkeme, hiddetime kapılıp bu adama her şeyi söyleyebilirdim. Ama bugün nazik olacağım. Bugün kibar olacağım çünkü onun üslubuyla ona cevap verdiğimde onun düzeysizliğine ineceğim. Ama gün olur, devran döner, hesap döner, bazı şeyler ortaya çıkar, o zaman görüşürüz. Bu manada ben onun çocuğuna ve onun kelimelerine herhangi bir laf etmedim. Diğer adaylarla da ilgili herhangi bir şeyim yok. Ben Reşit Polat’la ilgili herhangi bir aile efradına dönük bir şey söylemedim. Hasan Kara’yla da ilgili oturduğu malikâneyi teşhir etmem aile mahrumiyetine giriyorsa vallahi ben de o kadar nazik bir adam değilim yani. Çünkü ben bu harami düzeninin ve bu harami düzenini devam ettireceklerin Kilis'te bir karşılık bulmaması gerektiğini söylüyorum. Şimdi koştur koştur mahkemeye git, koştur koştur seçim kuruluna git. Kardeşim, diliniz yok mu sizin? Basın mensupları onlar çağırdığı zaman gitmiyorlar mı? E peki niye siz bunlara cevap vermek yerine birtakım illegal yollarla yapıyorsunuz? Siz de üçünüz bir araya gelin. Ben tek kişiyim, üçünüzle ilgili ciddi iddialar ortaya atıyorum ve bunları ispat ediyorum. O zaman siz de benimle ilgili televizyon programı yapın, gazete çıkartın, mesaj atın, duyuruda bulunun, radyolara çıkın konuşun. Radyolar size kapalı mı? Sizin söyleyecek bir şeyiniz yok çünkü siz bu şehre kötülük ettiniz çünkü siz bu şehre zarar verdiniz. O Bilecen’in arkasındaki yarım düzine mütegallibeyi bilmiyor muyuz biz? Belediyeyi kimin idare edeceğini bilmiyor muyuz biz? Abdullah Alpdağ: Ben bir düzeltme yapayım da sayın başkanım Mahmut Şahin Kara, teşekkür ediyorum size yakışan da bu. Ben dün akşam yayında bu sahte hesaplarla, trollerle ilgili bir serzenişte bulunmuştum. Şu anda yine bulunuyorum. Şu anda önümde görmüş olduğum ekranlarda yine trol hesaplardan saldırıyorsunuz. Bakın, altı yedi yıldan beri biz bu Kilis’te televizyonculuk yapıyoruz. Sizin şu anda arkanızda gezdiğiniz başkanınızla bak beni sinirlendirmeyin isim olarak da veriyorum. “Radikal Kilis” ismiyle yazı yazan sahte hesap, trol hesap. Sizin o konuşmadığınız şu anda belediye başkan adayınız da belediye başkanlığı döneminde konuşmadığımız halde biz ekranlarımızı o vatandaşa açtık. Seçim sürecinde de Kilis halkı izliyordur. Bütün siyasi partilere eşit şekilde kanallarımız açık. Yarın öbür gün de yayından bunları göreceksiniz. Bütün siyasi parti bireyleri, adayları gelecek kanallarımızda kendilerini anlatacaklar. Ben sevgili rejimden rica ediyorum bu trol hesaplarla ilgili hemen hiç konuşturmadan, yazı yazdırmadan engelleyin. Yaklaşık yirmi yıldan beri on altı, on yedi yıldan beri Abdullah Alpdağ olarak bir hesabım var. Trol hesaplarla, sahte hesaplarla bu Kilis’te siyaset yapan, yayın yapan yayıncı kuruluşlarını germenize müsaade etmeyiz. Dün akşam size söylemiştim, bugün yine söylüyorum. Yarın da söyleyeceğim. Bundan sonra da söyleyeceğim. Şerefsizsiniz, kalitesizsiniz, namussuzsunuz, alçaksınız. Bu kadar söylüyorum. Eğer doğru adamsanız hesaplarınızdan yazın. Hatta bizim benim ofisimin yeri Beşevler’de. Buyurun gelin bir kahve içelim. Hangi yayın taraf olmuş, kim taraflı yayın yapmış? Sizinle birebir kahve içelim. Size saatlerce, günlerce, aylarca anlatabilirim. Ben de o yürek var, anlatabilirim. Ben buradan söylüyorum. O trol hesap sahiplerine yine söylüyorum. Bu trol hesaplarla bir yere varamazsınız. Sizi Kilis halkı ve ben, şu an izleyenlerin hepsi kınıyor. Her nedense sizin buraya geldiğiniz dönemlerde trol hesaplar çoğalıyor. İşte bakın hiçbir şey olmadan birileri bizlere mesaj atıyor. Biz onun mesajlarını da yayınlıyoruz. Bu trol hesapların sahibi sahipleri her kim iseniz bir gün ben inanıyorum ki yüce Türk adaletine hepiniz hesap vereceksiniz. Ben bir daha söylüyorum. Bu hareketi yapan trol hesaplar, Kilis’in en kalitesiz, en şerefsiz, en alçak adamısınız. Ben başka bir şey demiyorum. Lütfen dün akşam da beni gerdiler, yine sayın Topallı olur. Sahte hesaplarla şey yapıyorlar. Yasin Topaloğlu: Bu üslupsuzluğu da anlayabiliyor değilim. Bana ilk başta şunu söylediler senin bütün iddialarını sana erişilemeyecek sosyal medya hesabından paylaşalım, sen bunları tekrar et. Ne münasebet? Ben kimsenin arkasına sığınmam. Benim bir tek korkum var o da Allah. Ben Kilislilere yalan söylemedim. Kilislilere herhangi bir zarar verecek davranışın içerisinde olmadım, olmayacağım da. Zaten bu şehir harap bir vaziyette. Bu şehre bu adamların gerçek yüzünü göstererek de diyorum ki bu adamlardan uzak durmak lazım. Kilis’in kaybedecek beş yılı yok. Şimdi bu Hakan Bilecen denilen adam diyor ki “Özgür Özel geldiği zaman kimsenin pankartını kapatmayacağız. Kimsenin afişini indirmeyeceğiz.” Ya bu kadar yalan, entrika, hile, düzenbazlık siyasette gerekmez. Nihayetinde elli altmış bin lira maaş alacaksın ve Kilis’in çöp toplama memuru olacaksın. Yani belediye başkanlığı budur, başka bir şey değildir. Sen Meral Akşener’in resmini kapattın bre hayasız adam bre iffet yoksunu adam. Meral Akşener dün senin genel başkanınındı. İndirmediniz o pankartı, hâlâ duruyor. Benim resmimi indirmelerini istemiyorum. Çünkü o müptezelle yan yana görünüyorum Cumhuriyet Meydanı’nda. Onu da istemiyorum yani. Ama miting olup biteli kaç gün oldu, üç gün geçti. Ayıp değil mi? Meral Akşener’in resmini kaldırdınız, indirdiniz. Sonra da yalan söylüyorsunuz. Entrika üretiyorsunuz. Sanki kendisinin resmini Cumhurbaşkanı geldiğinde kapatmışlar da daha zarif davranacakmış. Böyle bir şey haya dışı bir şey, edep dışı bir şey. CHP yöneticilerine sesleniyorum. Şaka yapmıyorum. Eğer Meral Hanım’ın resmini yarın gün bitimine kadar açmazsanız, sizin Kilis'teki bütün pankartlarınızı ben indireceğim. Hepsini kendi elimle, çalışma arkadaşlarımla değil, ben kendi elimle, bıçağı elime alacağım cayır cayır onları keseceğim. Sonra da bu eş başkan karpuzcunun hakkında vinç parasından dolayı icra takibi yapacağım. Şimdi adamın bilinçaltı benimle dolu. Ben muhalefete muhalefet yapıyormuşum. Allah Allah, yani iktidara muhalefet yapınca meşru, senin rakibin başka bir partiye muhalefet yapınca meşru değil mi? Tweetlerine sahip çıkamayan bir adamsın sen. Ben senin bu gazetenin son sayfasını Twitter’daki hesaplarından aldım ben bunu. Ve sadece birkaç soru sordum. Mesela sorulardan biri “Sen alkolik bir adam mısın, tedavi gördün mü?” Alkolik bir adam mısın? Hayır diyeceksin. Soruyu ben sormuşum sen de hayır diyeceksin. Şimdi siz bir şey soruyorsunuz. Ben size evet ya da hayır diyorum. Bir şey açıklıyorum. Ben soru soruyorum. Yok kardeşim değilim dersiniz hikâye biter ama bunun yerine gazetemi toplatıyorsunuz. Yani böyle bir şey siyasete aykırı. Ne o hani sen yasak düzeni eleştiriyordun? Tayyip Erdoğan’ın rejimine Twitter’da hakaret ediyorsun, aynı şeyi sen yapıyorsun. Niye zülfüyar dokunuyoruz, ucu ona dokunuyor. Dolayısıyla siz ahlak ve fazilet sahibi bir adamsanız verdiğiniz sözleri tutun. Hayali konut satıyorsunuz, kooperatif kurup hayal satıyorsunuz, insanların konut edinme haklarını istismar ediyorsunuz. Bu yetmişli yıllarda kaldı. Bu yetmişli yılların modeli. Yetmişli yıllarda bunlar bir anlam ifade edebilirdi. Ama bugün bunlar bir anlam ifade etmiyor. O yüzden kendine gel. Şurada üç gün kaldı. Bir de diyor ki arkadaş yine bana gönderme yaparak ortamı germeye çalışanlara karşı tahammül gösteriyormuş. Urfalılar der babaya rahmet. Ne yapacaksın? Beni yumruklayacak mısı? Hani Cumhuriyet caddesinde yürüyüş yaptık. Bak adres de veriyorum. Pazartesi salı günü esnaf gezisi yapacağım. Gel buyur hodri meydan. Herkese, Reşit Polat’ın taraftarlarına da Hasan Kara’nın taraftarlarına da hodri meydan. Ben bu şehirde tek başına gezen bir adamım. Tek başıma gezmeye devam edeceğim. O yüzden sizden korkan sizin gibi olsun lafını bir kere daha tekrar ediyorum. Abdullah Alpdağ: Projeleriniz hakikaten göz doldurucu projeler. Yasin Topaloğlu: Mesela şunu söylemeliyim mutlaka. Ticari siteler kurmamız lazım. Şehrin içini ferahlatıp aynı zamanda daha elverişli, sektörlere uygun mağaza ve depolama alanları kurmamız lazım. Bu cümleden olarak mesela ben mobilyacıların ve beyaz eşya satıcılarının ayrı bir sitesi olsa bunun ticareti geliştireceğine inanan bir yerde duruyorum. Yine yorgancılar sitesi kurmak gerekir. Bunu geliştirmek için kaportacısı, tamircisi, yedek parçacısı, oto galericisi, demirciler sitesi, inşaat malzemeleri satıcıları, siteleri gibi birbiriyle mütenasip, uyumlu lojistik hizmetlerini doğru alıp doğru verebilecekleri bir şey yapmak lazım. Bu arada ara ara konuyu değiştiriyoruz zamanımız da kısıtlandığı için. Şimdi ben bu söz veriyorum diye kendi adıma kendimi bağlayan bir bültenle arz endam ederken bir sayfasında da hem AK Parti’nin yirmi yıllık yönetimine dönük eleştirilerim var hem Reşit Polat’a dönük eleştirilerim var. Şimdi biz bir şey söylüyoruz, söylediğimiz şey toplumda o kadar karşılık buluyor ki ben Meşetlik Meydanı diye oraya meydan denmesiyle bir miktar karikatür bularak dalga geçtim. Meşetlik Meydanı’nın hikmetiyle ilgili Kilis Belediyesi açıklama yaptı. Dediler ki işte bakın biz bu gerekçelerle, bu mülahazalarla bunu yaptık. Hakeza Hakan Bilecen’e bir kelime öğrettik. Harami düzeninin devamını sağlayacak adam, harami düzenini yıkacağını söyledi. En önemli şeye gelelim. Bu arada adı önce Amerikan Kültür olan sonra Amerikanca Kültür’e dönen bilahare el değiştiren Ahmet Zorlu’ya ait olduğu gölge ortak yer bu defa Gaziantep'ten mukim iki isim tarafından devralındı. Dolayısıyla bizim söylediklerimizin doğruluğu burada ortaya çıkıyor ve ben Reşit Polat’a bir soru soruyorum Senin etrafında akrabalarından narkotiğe yolu düşmeyen biri var mı? Çık bunu söyle. Yoksa Kilis herkes her şeyi biliyor. Ben bazı şeyleri sosyal medyadan da paylaşırım. Sen bu şehrin en önemli tarım arazisini Moğollar gibi işgal ettin. Devlet hastanesinin yeri Kilis’te en son yapılacak yerdi. Bu adamın ihtirasları, Hasan Kara’yla olan husumeti şehrin güzide tarım arazilerini mahvetti. Eğer biz o hastaneyi yıksak, yerine tarım yapmaya kalksak elli yıl süreyle orası bitti. Şehre böyle bir kötülük ettiniz. Şehir sizin döneminizde, senin meclis üyesi olduğun dönemde, senin il başkanı olduğun dönemde, senin milletvekili olduğun dönemde tarım arazilerine doğru rant için Kilislerin en güzide mekanları, tarımın en güzide yapıldığı yerler yerle yeksan edildi. Moğollar Kilis'i işgal etseydi ancak bu kadar tahribat yapabilirlerdi. Siz şehircilikten ne anlarsınız? Siyasetten ne anlarsınız? Siz Kilis’in başına musibet olarak yetersiniz. Allah'tan korkmazsınız siz. Vicdanınız yok. Sizin vicdanınız nasır tutmuş. Bu şehre bu kadar kötülük yapılır mı? Yirmi yıl bu şehri idare ettiniz, Cumhuriyet caddesinde bir tuvalet yok. Yirmi yıl bu şehri idare ettiniz, çöp toplamayı beceremiyorsunuz. Bir hal yapıyorsunuz, eskisinden daha elverişsiz ve gidip bunu tarım alanına yapıyorsunuz. Sizin vicdanınız yok mu? Mezbahasını kapatıp onun yerine birilerine peşkeş çekiyorsunuz. Park yaptık diyorsunuz, parkın yarısını rantiyelere veriyorsunuz. Hiç vicdanınız sızlamıyor mu? Kilislilere reva gördüğünüz şehir mantığı bu mu? Şehir anlayışı bu mu? Nasıl bir insanlıktır ki şehir nefes alamazken siz bütün yeşil alanların yarısını ranta çeviriyorsunuz? Kilis’in en güzide yerlerini siz mahvettiniz. Şehre bundan daha fazla nasıl zarar verebilirsiniz. Ama bu defa şuna emin olun ne dağıttığınız makarna ne verdiğiniz sosyal yardımlar ne deprem için gönderilen malzemeleri bugün dağıtarak yaptığınız şey asla ve kata sonuç vermeyecek. Ben Reşit Polat’a kendi partisinin üst yönetiminden onlarca insanın oy vermeyeceğine inanan bir yerde duruyorum. Hakeza MHP’nin bütün sağduyulu insanları asla ve kata Hasan Kara’nın tezgahına gelmeyecekler. Hakeza Hakan Bilecen denilen adamın kendi partisinin üst yönetimi, biz nereden böyle bir belaya bulaştık diye, nereden böyle bir musibetle karşılaştık diye şu anda derin bir ızdırap içerisindeler. Ahmet Hangillioğlu beye sesleniyorum. Bak pazartesi günü bu mal arızalı çıktı, bu mal bozuk bozuk çıktı diye bunu MHP’ye iade etmeye kalkarsan, ülke ocaklarına iade etmeye kalkarsan, İYİ partiye iade etmeye kalkarsan bil ki benim iki elim senin yakanda olur. Malın hayrını görün. Her şeyiyle sizin olsun. Onu önümüzdeki milletvekili adayı da yapın. O zaman da işte ben gene o adamın karşısına çıkar, bugün tekrarladıklarımı tekrarlarım. Tabii pazartesi günü insan içine çıkacak sıfatı kalırsa. Dolayısıyla benim aziz ve muhterem Kilisliler için son sözlerim şu, ben dört adayı birden mukayese etmeniz için bir bülten çıkardım. Hiç beklemediğim birinden geldi. Ben bunu daha çok Reşit yapar diyordum. Ya üçü anlaştılar bunların sen yap dediler bize mal olmasın diye. Hakan Bilecen’e demişlerdir. Bu zaten yarım akıllı, çeyrek akıllı bir adam. Özgür Özel oğlum, evladım diyor, il başkanı çocuğum diye sesleniyor. Annemden babamdan izin aldım diyor. Peki nasıl bir şey adam bu şehri yönetirken bu kadar kendini karikatür hâle getirir, komik hâle getirir. Dolayısıyla ben bu “Söz Veriyorum” dediğim bültende kendimle alakalı da şeyler söyledim. Ne yapabileceğimi de anlattım. Ne yapmak istediğimi de anlattım. Hakeza bu adaylarla ilgili büyük bir bölümünü açık kaynaklardan, istatistiklerinden, rakamlarından yola çıkarak elde ettiğim bilgileri sizlerle paylaştım. Oy verirkenya çocuğunuzu ya torununuzu sandığa götürün. Onun gözünün içine bakarak, o çocuğun ya da torununuzun geleceği için oy verin. Bu harami düzeni yıkın ve bu harami düzenin yerine kurulmak istenen başka haramilerin düzenini de yıkın. Ben sizin hizmetinize talibim. Ben bu şehri yeniden ihya ve inşa etmeye talibim. Ben bu şehrin, Türkiye'nin ve dünyanın cazibe merkezi olması için elimden geleni yapacağım.Bu şehri kalkındıracağım. Benim bu konuda başarılarım var, becerilerim var, yeteneklerim var, ilişkilerim var. Ben Ankara'yı bilirim, dünyayı takip ederim. Kilis’i biliyorum. Dolayısıyla Kilisli nasıl kalkınır, Kilisli nasıl zengin olur, Kilis’te işsizlik nasıl ortadan kalkar, Kilis istihdam nasıl artar, Kilis’te üretim nasıl artar üzerine kurulu benim fikri imalim var. Ben bunu bütün hemşehrilerime muhtelif yollarla muhtelif şekillerle anlattım, ziyaret ederek de anlattım. Mesaj üzerinden anlattım; radyolar, televizyonlar, gazeteler üzerinden anlattım.Ekibimizden arkadaşlarımız evlere gittiler. Cumartesi gününe kadar yedi bin eve ulaşmayı planlıyoruz. Dolayısıyla ben Yasin Topaloğlu olarak üzerime düşeni bu şehre minnet duyduğum için, bu şehre borcum olduğu için, bu şehrin diz çökmemesi için geldim, anlattım, anlatıyorum.Eğer bana ruhsat verir, eğer bana teveccüh gösterirseniz bu söylediklerimi yapmak için hizmetiniz uğruna elimden geleni ardıma koymayacağım. Bu konuda gayretimi, ilişkilerimi, bakışımı Kilis’in hizmetine sunacağım. Asla size yalan söylemeyeceğim. Asla ve asla çalmayacağım, çaldırmayacağım! Dolayısıyla 31 Mart günü kendiniz için değil, çocuğunuz ve torununuz için İyi Parti’ye oy verin. Yasin Topaloğlu'nu pazartesi günü başkan olarak seçin. Ondan sonra da bu şehrin kısa zamanda nasıl kalkınacağını ben size birebir ispat edeyim, hizmetinize koşayım. Aziz ve mübarek ramazan ayı vesilesiyle hanenize, kendinize iyi bakın. Kilis'te yaşayan hemşehrilerimize, bizi sosyal medya hesaplarından dinleyen Kilisli hemşehrilerimize, şehir dışından cezaevinde bizi dinleyen radyolardan arkadaşlarımıza hakeza Kilis’te görev yapan, Kilisli olmayan bütün hemşerilerimize, fahri hemşerilerimize de bir kere daha selam ediyorum. Oy ver Yasin’e hizmet gelsin Kilis’e! Abdullah Alpdağ: Başkanım, 31Mart'ta Kilisliler sandığa gidecekler.Birkaç programda elektriği bedava dağıtacağım dediniz. Yirmi beş projenizle ilgili, şöyle kaba taslak olarak bahsedelim. Kilisli vatandaş size neden oy versin? Yasin Topaloğlu:Proje yani yirmi beş proje derken onun içinde ayrı ayrı projelerde var. Emeklilerin, benim belediye başkanı olduğum şehirde hayatları kolaylaşacak. Şimdi ben de biraz evvel de iddia ettiğim gibi hizmetine talip olduğum insanların bir faturasını yok etmek için elektriği anlattım. Halihazırda Kilis’in elektriğinin yüzde sekizi GES’ten sağlanıyor.Bu yirmi iki megavatlık bir santral gücüne tekabül ediyor. Kilis Belediyesinin de yaptığı iyi şeylerden biridir bu, küçük de olsa GES’i vardır. Bunları kim yaptıysa babasına rahmet olsun. Ben Resul Osman Dağı'nı da Söğütlüdere'yi de üç ay içerisinde ihya edeceğim. Benim bunu Hasan Kara yapmış, bunu Abdi Bulut yapmış;böyle bir kompleksim yok. Ben yapılan hizmete hizmet derim ve bunun devamını sağlarım. Benim görevimbu.Devlette devamlılık esastır. Biz yüz megavatlık bir güneş enerjisine ilave olarak çıktığımızda Kilis’te sizin iş yerinizin değil ama evinizin elektriğini belediye ödeyecek. İşyerinizin değil, organize sanayinin değil. Adam para kazanıyor üretim yaparken kendi elektriğini zaten kendi üretebilir.Ben zengin-fakir ayırmıyorum. Zaten bizim kuracağımız iş yerlerinde de yine elektrik derdimiz olmayacak. Bahse tabi panelleri kuracağız oraya. Allah güneşi yok etmediği müddetçe elektrik faturası ödemeyeceğiz. Yani bunlar böyle çok zor işler filan değil. Bunlar kararlılık, irade ister. Neyi nasıl planlayacağını ve finanse edeceğini bileceksin. Paranın nereye geleceğini bileceksin. Ben Kilis Belediyesine yirmi beş kuruş vermeden belediyenin masraflarından, bütçesinden para harcamadan o GES’i kuracağım. Yap, işlet, devret. Şimdi adam götürüp Kilis’in çöpünü belli bir yere döküyor, ben o çöpü ayrıştıran bir tesis kuracağım.Cam ayrı, kâğıt ayrı, plastik ayrı… Diğerlerini de yakılmak üzere ayıracağız, o arada oradan da elektrik üreteceğiz.İngiltere'de bir firma diyor ki gel kardeşim bana yer göster. Ben sana bunu kurayım. Yirmi yıl müddetçe bana çöpünü ver, bu yani. Ama hayalleri Söğütlüdere’yi geçmiyor adamların, Kilis’in krallığına talipler.Ben Kilis’in hizmetine talibim.Ben Kilis'i nasıl kalkındırırım, bunun üzerine kurulu bir tasavvur içerisindeyim. Ben de çalmaya çırpmaya gelmiş olsam broşür bastırmayı bilmiyor muyum? Bastırırsın bir broşür dersin ki kardeşim ben sana “vıdı vıdıvıdı” yapacağım. Yapın, buyurun. Adam,34 tane proje diye bir şey yapıyor. İnsanın utanacağı, şehrin ciddiye almayacağı bir broşür yaptırmış. Ancak mercekle okunabilir. Gayriciddi oldukları buradan belli.Ya bungalovev ile uğraşıyorlarya mesire yeri diye gidip bir şey yapıyorlar ya Arap sabunuyla şehri yıkayacaklarını söylüyorlar. Vallahi ben Kilis’in tarihinde bu kadar karikatür bir seçimi görmemiştim. Ben de 73 yılından beri Kilis’te siyaset yaptım. Ben böyle bir gayriciddilik görmedim. Abdullah Alpdağ:Son olarak Kilislilerseçime gittiklerinde tercihlerini nasıl kullansınlar? Yasin Topaloğlu:Ben bunları iki aydır anlatıyorum, teşhir ettim. Bunların evsaf sahibi olmadıklarını, nitelikleri olmadıklarını, çapsız olduklarını, bazılarının harami olduklarını, bazılarının harami adayı olduklarını anlattım. Ve buradan sonra tercih söz, Kilis halkında. Allah her şeyi hayra tebdil ederek Kilis’e merhamet etsin. Kilis’e acısın, Kilis’i bu haramilerden kurtarsın. Aksi takdirde beş yıl sonra bugünkü Kilis'i de arayacağız. (Haber Merkezi)