<div> Miras bırakan mallarını her ne kadar satış yapmış gibi gözükse de gerçekte olan aslında malların bağışlanmasıdır. Miras bırakan bu şekilde hareket ederek kendi mirasçılarının miras payını da azaltmış olmaktadır. Miras hakkı çiğnenen her mirasçı; yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar ve evlatlık olan kişi böyle bir durumla karşılaştığında taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesi’nde miras bırakanın ölümünden sonra davasını açabilmektedir. Muris muvazaasına örnek olarak annenin ya da babanın; taşınmazını (ev, arsa, daire, bağ, bahçe vs.) mirasçılardan birisine devretmesi hali veyahut taşınmazını ikinci evliliğinden olan eşine veya çocuklarına devretmesi hali ya da taşınmazını önceki evliliğinden olan çocuklarına devretmesi hali ya da taşınmazını kız çocuklarından kaçırarak erkek çocuklarına devretmesi hali gösterilebilmektedir. Söz konusu bu muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasının açılması için öngörülmüş herhangi bir zamanaşımı ve hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Dava açmak isteyen taraf, davasını ancak miras bırakanın vefatından sonra açabilmektedir.</div> <div> Dava sürecinde muvazaa işlemi, muvazaadan zarar gören üçüncü kişilerce her türlü delil ile ispat edebilirken; taraflar açısından yalnızca yazılı belge ile ispatlanabilecektir. Hakim; miras bırakanın devir tarihinde ekonomik ve sosyal durumunun nasıl olduğu, taşınmazı satma ihtiyacının olup olmadığı, taşınmaz devrinin haklı ve makul bir nedene dayanıp dayanmadığı, taşınmazın satış bedeliyle işlem tarihindeki gerçek değeri arasındaki farkı, taşınmazı devralan bu kişinin alım gücünün olup olmadığı yani ekonomik durumunun olup olmadığına dikkat ederek söz konusu işlemin muvazaalı olup olmadığı hususunda kararını verecektir. Ayrıca, muris muvazaasında miras bırakanın asıl iradesi taşınmazı mirasçısına satmak değil ona bağışlamaktır. Tarafınızı mirastan mahrum bırakmak amacıyla yapılan bu devir, tapuda satış olarak gösterilmektedir. Miras bırakan vefat ettikten sonra siz; böyle bir durumda hakkınızı ihlal eden tarafa karşı “Muris Muvazaası Sebebiyle Tapu İptal ve Tescil” davasını açtığınızda mahkemeden söz konusu devir işlemi yapılan taşınmazın yasal miras payı oranınızda kendi adınıza tescil edilmesini talep etmeniz gerekmektedir. Aksi halde; miras bırakan vefat etmeden önce böyle bir devri yapmasaydı yani bu taşınmaz kendi adına kayıtlıyken vefat etseydi; söz konusu taşınmaz yasal mirasçılar olarak size ve diğer mirasçılara eşit olarak paylaştırılması durumu ortaya çıkacaktır. Açılan davayı kazanmanız halinde; davalı adına kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydı iptal olacak ve bu taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkı davalı ve sizin adınıza yasal miras payınız oranında tescil edilecektir.</div> <div> Muvazaalı taşınmazın üçüncü kişiye devredilmesi halinde araştırılması gereken husus ise devralan kişinin iyiniyetli olup olmadığı hususudur. Üçüncü kişinin iyiniyetli olması demek hakkın kazanılması veya bir hukuki sonucun doğması yönünden mevcut bir engeli, bir eksikliği veya benzeri bir olguyu bilmemesi ve hâlin gerektirdiği özeni gösterse dahi bilecek durumda olmaması anlamına gelmektedir. Şayet; bu üçüncü kişi iyiniyetli ise yani tapuda kendisine yapılan tescilin yolsuz olduğunu bilmiyor veya bilmesi gerekmiyorsa kanun gereği kazandığı mülkiyet hakkı korunmaktadır. Bu durum Medeni Kanunda da “…Tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur…” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Yani, taşınmazların devri tapu sicilinde gösterildiği için tapu sicilinde yer alan kayıtlara güven korunmaktadır. İyiniyetli bu üçüncü kişide muvazaalı sözleşme ile devredilmiş bir taşınmaz üzerinde tapu siciline güvenerek hak tesis ettiği için mülkiyet hakkı korunacaktır. Miras bırakanın, söz konusu taşınmazı muvazaalı olarak bedelsiz devrettiği üçüncü kişinin kötü niyetli olması durumunda ise açmış olduğunuz davada miras payı oranında taşınmazın kendi adınıza tescil edilmesini mahkemeden yine talep edebilirsiniz. Bu hususta tescil, taşınmaz üzerinde hak iddia edilebilmesi için tapu siciline düşülen kayıt anlamına gelmektedir. Hukuken geçerli bir şekilde yapılmayan tescil ise yolsuz tescil olmaktadır. Tüm bu hususlardan ötürü muvazaa iddiasının ispat edilmesi her somut olaya göre farlılık arz etmektedir.</div> <div>Av.Gülsen TUTOĞLU</div> <div>avukatgulsentutoglu@gmail.com</div>