Bekir Şen yaptığı açıklamada, şunları söyledi: "2023-2024 eğitim-öğretim yılının bütün eğitim çalışanlarına, öğrencilerimize ve velilerimize hayırlı olmasını diliyor, eğitim çalışanlarının sorunlarının çözüme kavuşturulduğu, gelecek yıllara güven ve refah içinde erişmemizi sağlayacak eğitim sistemindeki dönüşümün temellerinin atıldığı bir yıl olmasını temenni ediyoruz. Eğitimde ortaya konulan hedefleri gerçekleştirmek için sağlam adımlar atmasının yanı sıra, köklü sorunlara kalıcı çözümler getirmesi gereken Millî Eğitim Bakanlığı’nın bu süreçte her anlamda sürdürülebilir politikalar benimsemesi, belirleyeceği politikalar öncesinde eğitimin paydaşlarıyla istişare etmesi, sorunların çözümü için önemli ve gereklidir. Öğretmen atama ve yer değiştirme süreci tutarlı ve sürdürülebilir olmalıdır Kadrolu ya da sözleşmeli ayrımı yapılmaksızın öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin karşılanması ile öğretmen açığının kapatılması ve bölgesel farklılıkların giderilmesi hedeflerinin bir arada yürütülmesinin zorluğu açıktır. Ancak bakanlığın, anayasal hak olan mazerete bağlı yer değişiklikleri ve isteğe bağlı yer değişikliği ile yaşa ve tecrübeye dayalı bölgeler arası adil bir öğretmen istihdamını bir arada yürütmesi gerekmektedir. Bakanlık, teşvik edici uygulamalarla norm kadro esaslarının bölge/okul bazlı esnek hâle getirilmesi, kariyer basamaklarında pozitif ayrımcılık gibi uygulamaları bir arada yürütmek suretiyle esnek çözümler geliştirmelidir. Sıraya bağlı yer değiştirmeye (sıra tayini) son veren yönetmelikle birlikte il içinde görev yapan öğretmenlerin istedikleri okullara gidebilmelerini sağlama adına yer değiştirme takviminin Temmuz ayında il içinde görev yapan öğretmenlerden başlaması ve il içinde sıra uygulamasına geri dönülmesini istiyoruz. İl içi sıraya bağlı yer değiştirme uzun yıllar Millî Eğitim Bakanlığı tarafından başarıyla uygulanmıştır. Öğretmenlerin bölgeler arası adaletsiz dağılımı eğitimde eşitsizliğe sebep olmaktadır Gelişmişlik seviyesi düşük olan yerleşim yerlerinde tecrübeli öğretmenlerin çalışmasına yönelik teşviklerin sunulması, sosyal adaletin, fırsat ve imkân eşitliğinin bir gereğidir. Zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapan eğitim çalışanlarına, illerin mahrumiyet durumuna göre ilave özel hizmet tazminatı ödenmesi, hem bölgenin eğitim çalışanı açığının kapatılması bakımından hem de bölgenin zorluğuna göre eğitim çalışanının yaşadığı mağduriyeti gidermesi bakımından zaruret arz etmektedir. Hâlihazırda sağlık hizmetleri sınıfı ile teknik hizmetler sınıfına dâhil olanlardan 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli (IV) sayılı Cetvelde yer alan kalkınmada öncelikli yörelere sürekli görevle atananlara bu yörelerde fiilen çalıştıkları sürece görev yaptıkları yere göre yüzde 10’dan yüzde 90’a kadar değişen oranlarda ek tazminat ödenmektedir. Aynı ödemenin aynı usul ve esaslar dâhilinde eğitim-öğretim hizmetleri sınıfına da ödenmesi önemli bir teşvik olacaktır. Toplu sözleşme taleplerimiz arasında da yer alan bu teklifin hayata geçirilmesi, öğretmen açığı sorununu büyük oranda çözecektir. Sözleşmeli öğretmenlik son bulmalı, kadroya geçiş düzenlemesinin belirsiz sonuçları giderilmelidir Öğretmen istihdamında sözleşmeli öğretmenlik dayatması, hukuki olmadığı gibi çalışma ilişkileri yönünden de kabulü ve tahammülü mümkün değildir. Öğretmenlerin anayasal haklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından ayrı bırakan, öğretmeni eşi ile işi arasında tercihte bulunmaya zorlayan, öğretmenler odasında ayrımcılık oluşturan, mesleği ve öğretmenin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmelidir. Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine dair Ocak 2023 tarihli 7433 sayılı Kanun, sözleşmeli personel istihdamının kamu personel sistemi içinde ve kamuoyunda benimsenmediğini ve kabul edilemeyeceğini bir kez daha göstermiştir. İş güvencesini esas hedef olarak gören bir toplumsal zeminde sözleşmeli personel istihdamı türünden iş ve çalışma ilişkilerinin uzun ömürlü olmayacağı gerçeği ortadadır. Son dönem ataması yapılan ve 1 Eylül itibarıyla göreve başlayan sözleşmeli öğretmenler de kadroya geçirilmelidir. Kadroya geçen tüm öğretmenlere, süre şartı aranmaksızın başta aile bütünlüğü başta olmak üzere mazerete bağlı yer değişikliği hakkı verilmeli, aynı eğitim kurumunda üç hizmet yılını tamamlamış olan tüm öğretmenlere isteğe bağlı yer değişikliği imkânı sağlanmalıdır. Öğretmenlerin motivasyonunu artıran bir kariyer sistemi oluşturulmalıdır CHP tarafından açılan dava sonucunda Anayasa Mahkemesi’nin Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bazı maddelerini iptal etmesi, adaylık ve kariyer basamakları sürecini yeniden bir belirsizliğin içine sürüklemiştir. Aday öğretmenlik ve kariyer basamakları sürecinin sağlıklı bir şekilde işlemesi için Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı gerekçesi çerçevesinde Öğretmenlerin motivasyonunu artıran bir kariyer sistemi için yasal düzenleme yapılmalıdır. Hükûmet ve TBMM, yasal düzenleme zorunluluğunu ve gerekliliğini, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bütünü yönünden ele almalı; kanunun eksikliklerini, hatalarını bu vesileyle düzeltmelidir. Bu çerçevede, öğretmen kadrosuna yapılacak atamalarda, sadece Kamu Personeli Seçme Sınavı puan üstünlüğünün esas alınması ilkesi benimsenmeli, mülakat kaldırılmalıdır. Her ne kadar Anayasa Mahkemesi’nde açılan iptal davasında uzman/başöğretmenlik yazılı sınavının iptali istenilmemiş, mahkeme bu konuda bir hüküm kurmamış ise de kariyer basamaklarında ilerleme, sadece öğretmenlikteki hizmet süresine dayalı olmalı; kariyer basamakları sınavı kaldırılarak öğretmenlikte 5 yılını tamamlamış olanlar uzman öğretmenlik, 10 yılını tamamlamış olanlar başöğretmenlik ünvanı alabilmelidir. Öğretmenlik Meslek Kanunu’ndaki eksiklikler giderilmelidir 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlik mesleğini düzenleyen müstakil bir kanun beklentisini karşılama yönünde olumlu bir adım olmasına rağmen ‘meslek kanunu’ olarak nitelendirilmeyi hak edecek içerikten yoksundur. Öğretmenlerin ve eğitim camiasının beklentisi, öğretmenlerin özlük haklarının tanımlanması ve geliştirilmesi; ekseninde bir meslek kanununun hayata geçirilmesidir. Bu kapsamda kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik ayrımını kaldıran, resmî eğitim kurumlarındaki bütün öğretmenlerin kadrolu istihdamını esas alan bir düzenleme amaç edinilmelidir. Öğretmenlerin mesleki ilerlemelerinin yanı sıra görev ve yetkilerinde de ilerleme sağlayacak bir kariyer basamakları tasarımı; meslek kanunu içerisinde yer almalıdır. İstihdamda güçlük çekilen bölgeler başta olmak üzere zorunlu hizmet gibi zorlayıcı dayatmalar yerine öğretmenlerin ilk atamadan itibaren atandıkları yerlerde çalışmaya istekli olmasını sağlayacak teşvik edici uygulamalar, meslek kanununun konusu edilmelidir. Yine meslek kanunu, eğitim ve öğretimle arasındaki sıkı bağ sebebiyle öğretmenlik kariyeri bağlamında düşünülmesi gerekli okul yöneticiliği ve yöneticilerin özlük hakları gibi konuları düzenleyen, resmî veya özel öğretim kurumu ayrımı yapmaksızın bütün öğretmenleri kapsayan bir kanun olmalıdır. Türkiye Yüzyılı’na yakışır sayıda öğretmen ataması yapılmalıdır Eğitimin niteliğinin artırılması, okullar/bölgeler arasındaki nitelik farkının kapatılması, okullarda boş ders kalmamasına ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin bulunmasına bağlıdır. Ülkemizin tarihinde tek seferde yapılan en yüksek atamayla göreve başlayan 45 bin öğretmen atamasını önemli buluyor, yeni göreve başlayan öğretmenlerimize başarılar diliyoruz. Eğitimde fırsat ve imkân eşitliği vurgusunun yapıldığı bir zeminde, öğretmen açığını kapatmaya yönelik nitelikli politikalar yürürlüğe konulmalı, okul ve bölgeler arasındaki nitelik farkı giderilmeli, öğretmen açığı tamamen kapatılmalıdır. Bunun için Türkiye Yüzyılı’na yakışır bir sayıda öğretmen ataması yapılmalıdır. Mülakatla öğretmen atama yöntemi terk edilmelidir Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasıyla öğretmen istihdamı süreçlerine sözlü sınav aşamasının dâhil edilmesi çerçevesinde adayların kazanma ya da kaybetme nedeninin objektif bir şekilde izah edilememesi, yıllarca emek vererek okumuş ve birçok yazılı sınavdan geçmiş öğretmen adaylarının farklı komisyonlarca mülakatla elenmesi adalet duygusunun zedelenmesine neden olmaktadır. Yeni personel alımı tercihinde, mülakat uygulaması yerine daha adil, hakkaniyetli, ehliyet ve liyakat ölçülerine göre istihdamın toplum vicdanında karşılığı olan KPSS puan üstünlüğüne dayalı olarak kadrolu memur istihdamı geri getirilmelidir. Yöneticilik profesyonel bir meslek olarak yapılandırılmalıdır Eğitim yöneticiliğinin meslekleşmesi, mesleki yeterliliklerin belirlenmesi, meslek öncesi ve meslek içinde yetiştirme ile liyakat, uzmanlık, bilgi, beceri ve tutum ekseninde yapılacak seçme ve atama, eğitim yönetiminin somut adımlar atılması beklenen temel parametreleridir. Eğitim kurumu yöneticiliğine atama/görevlendirmenin yazılı sınav puanı ile nesnel kıstaslara dayalı mesleki çaba ve başarı ölçümü üzerinden gerçekleştirileceği bir sistemin kurulmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Proje okulları başta olmak üzere eğitim kurumları yönetici atama mevzuatında köklü değişiklikler yapılmalıdır. Şube müdürlerinin rotasyondan kaynaklanan sorunları çözüme kavuşturulmalı, öğretmen iken sonrasında şube müdürlüğü kadrolarına atananlara uzman ve başöğretmenlik için başvuruda bulunma hakkı tanınmalı, uzman ve başöğretmen ünvanı imkânı tanınmalıdır. Şube müdürlüğü atamaları, ilgili mevzuatındaki hükümlere göre gerçekleştirilmeli; istisnalarının kaideyi bozduğu 657 sayılı Kanun’un 76. maddesi kapsamındaki şube müdürlüğü atamalarından tamamen vazgeçilmeli ve şube müdürlüğüne atamalar Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği çerçevesinde yapılmalıdır. Eğitimcilere şiddete karşı yasal düzenleme şarttır Eğitim-öğretim hizmeti esnasında veya verilen eğitim öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere caydırıcı cezalar verilmelidir. Eğitim kurumlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması ve eğitim çalışanlarına karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine bakanlığın hukukî yardımda bulunması noktasında düzenleme yapılmalıdır. Depremin eğitim sisteminde açtığı yaralar hızla sarılmalıdır Şubat 2023’te gerçekleşen depremler yaygın bir yıkım ve can kaybına yol açmıştır. Eğitim kurumları depremden etkilenme derecesi diğer yapılara nazaran daha düşük olsa da bir bütün olarak şehirlerin altyapısının ve fiziki kapasitesinin yıkıma uğramış olması eğitim-öğretimi olumsuz etkilemektedir. Eğitim çalışanları arasında yaşanan can kayıpları, yaralanmalar, psikolojik çöküş, konut ihtiyacı, hayat kalitesinin bozulması ve zorunlu yer değişikliği gibi etmenler, eğitim-öğretim üzerindeki olumsuz etkilerini hâlâ hissettirmektedir. Bu doğrultuda, yeniden inşa ve kentsel dönüşüm uygulamaları çerçevesinde bölgedeki eğitim kurumu ihtiyacı ve konumları hızla tespit edilerek eğitim kurumu ihtiyacı giderilmeli, mevcut kurumların altyapıları ve kapasiteleri güçlendirilmelidir. Bölgedeki eğitim-öğretimi etkileyecek en önemli unsurlar arasında bulunan öğretmenlerin psikolojik iyi olma hâlleri, barınma ve hayat şartlarının niteliği ve mevcut desteklerin devamlılığı, yeni atanacak öğretmenlerin nerelerde görevlendirileceği ve barınma şartları hızla çözüme kavuşturulmalıdır. Hem bölgedeki öğretmenlerin hem de yeni atanacak öğretmenlerin kalıcı konutlara ulaşmasına öncelik verilmeli ve öğretmenlerin bölgedeki görevlerinin sürekliliği sağlanmalıdır. Depremden etkilenen bütün il ve ilçelerdeki eğitim kurumları, Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 42. maddesi çerçevesinde zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen hizmet alanı kapsamında değerlendirilmelidir. Eğitim kurumlarının temizlik ve güvenlik sorunlarına kalıcı çözümler üretilmelidir Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında Genel İdare Hizmetleri Sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı çalışanlarının da eğitim öğretim hizmetinin aksamadan en etkin şekilde yürütülmesi için emek sarf ettiği gerçeği unutulmamalı ve çalışma şartları iyileştirilmelidir. Görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavları belli bir takvim dâhilinde düzenli olarak yapılmalıdır. Eğitim kurumlarının temizlik ve güvenlik sorunlarına kalıcı çözümler üretilmeli, personel ihtiyacı tamamen karşılanmalıdır. Okulların kendi kullanımına sunulmuş yeterli ödenekleri olmadığından zorunluluk arz eden mal ve hizmet alımları gerçekleştirilememektedir. Bu nedenle, okul bazlı ödenek tahsisi yapılarak personel dışı cari harcamaların yönetilmesi için ödeneklerin doğrudan okul idareleri tarafından kullanılması sağlanmalıdır. Ders çizelgelerinde yapılan değişikliğin uygulaması ertelenmelidir Millî Eğitim Bakanlığı’nın, okulların açılmasına az bir süre kala eğitim kurumlarının haftalık ders çizelgelerinde değişiklik yapması ve bu değişikliğin 2023-2024 eğitim-öğretim yılında uygulamaya konulması beraberinde birçok sorun getireceği açıktır. Ağustos 2023 Ek Tebliğler Dergisi’nde yayımlanan değişiklikle haftalık ders çizelgeleri değiştirilmiş, seçmeli dersler üç ana grup altında düzenlenerek yeni dersler ihdas edilmiş, söz konusu derslerin 2023-2024 eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanması kararı alınmıştır. Bu durumda, öğretmenlerin yer değişikliği ve atama işlemlerinin eğitim-öğretim yılının başlangıcı itibarıyla sonuçlanmış olacağı da dikkate alındığında, eğitim kurumu müdürlüklerinin, yeni ihdas edilen veya değiştirilen seçmeli dersler ile mevcut branş normlarının birbirine uyumsuzluğu gibi bir sorunla karşı karşıya kalabilecekleri görülmektedir. Bunun yanı sıra, eğitim kurumu müdürlerinin norm kadro içindeki öğretmenlerin haftalık ders yüklerinin tespitinde de benzer bir sorun yaşanması muhtemeldir. Öte yandan, yeni ihdas edilen derslerin öğretim programlarının belirlenip belirlenmediği yönünde bir belirsizliğin bulunduğu görülmektedir. Bu programlar doğrultusunda dersleri okutacak ilgili branş öğretmenleri yeni derslerin öğretim programları konusunda hizmet içi eğitim alamadıkları gibi, söz konusu derslerin ders kitaplarının da henüz hazır olmadığı aşikardır. Bu nedenle, ortaöğretim kurumlarının haftalık ders çizelgeleri değişikliği 2023-2024 eğitim-öğretim yılında uygulanmamalı, bir sonraki eğitim-öğretim yılına ertelenmelidir. Olumlu ve çözüm odaklı adımların atılmasına devam edilmelidir Eş durumu ve yer değişikliği gibi konularda önemli eksikleri olmakla birlikte sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesini yerinde ve değerli bir karar olarak değerlendiriyoruz. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması ve 3600 ek gösterge düzenlemesi de beklenti ve sorunları çözen tarihî adımlardır. Kariyer basamakları düzenlemesiyle uzman ve başöğretmen ünvanlarının verilmesini ve beraberinde gelen ücret artışlarını, aday öğretmenlik sürecinin aday öğretmenlerde oluşturduğu gereksiz yük ve stresten arındırılmasını, mazerete dayalı yer değişikliği taleplerini karşılamak için defaatle işletilen başvuru süreçlerini, ÇEDES gibi çevre ve değer bilincini geliştirmeye yönelik projeleri olumlu buluyoruz. Bu gelişmeler, yeni dönemde sorunları çözmek noktasında güçlü bir iradenin varlığına işaret olarak görülmektedir. Olumlu adımların atılmasına, anlamlı ve faydalı projelerin uygulanmasına ve desteklenmesine, çözüm odaklı yaklaşımlara devam edilmelidir" dedi. (Haber Mustafa GÜNAL) Haber Merkezi