KORONA VİRÜSE KARŞI EN ETKİLİ SİLAH BAĞIŞIKLIK

KORONA VİRÜSE KARŞI EN ETKİLİ SİLAH BAĞIŞIKLIK

Korona virüs süreciyle birlikte uzun bir aranın ardından yüz yüze eğitime yeniden başlayan çocukların bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, ailelerin en çok merak ettiği konular arasına girdi. Uzman Diyetisyen Gülen Mavi Canlı, ailelere önerilerde bulunarak, sürecin nasıl işlemesi gerektiği hakkında bilgiler verdi.

KORONA VİRÜSE KARŞI EN ETKİLİ SİLAH BAĞIŞIKLIK

GAZİANTEP (İHA)

Korona virüs süreciyle birlikte uzun bir aranın ardından yüz yüze eğitime yeniden başlayan çocukların bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, ailelerin en çok merak ettiği konular arasına girdi. Uzman Diyetisyen Gülen Mavi Canlı, ailelere önerilerde bulunarak, sürecin nasıl işlemesi gerektiği hakkında bilgiler verdi.

Çocukları korona virüsten korumak için bağışıklıklarını güçlendirmenin önemli olduğunu dile getiren Gaziantep Özel ANKA Hastanesi Uzman Diyetisyeni Gülen Mavi Canlı, “Bağışıklık sistemini güçlendirerek birçok hastalıktan olduğu gibi korona virüsten de korunabilmek mümkün. Bunun için de özellikle çocuklar için beslenme büyük önem taşıyor” dedi.

Çocukların doğru beslenme alışkanlığı kazanmasında büyüklerin tutumunun oldukça önemli olduğunu belirten Diyetisyen Canlı, “Okul çağında kazanılan beslenme alışkanlıkları, yetişkinlik dönemindeki beslenme alışkanlıklarını da etkilemekte, ebeveynlerin çocuklarının bu dönemde doğru beslenme alışkanlıkları edinmesine yardımcı olmaları gerekmektedir. Okulların açılmasıyla birlikte çocukların beslenme düzeni de değişmeye başladı. Yaşadıkları tempo ve yeni çalışma düzeni beraberinde beslenme sorunlarını da getirebiliyor. Herhangi bir hastalık olmadan çocuğun yemek yemede güçlük oluşturmasının nedenleri, yaşından dolayı fizyolojik durumunun gerektirdiği enerji ve besin gereksinimlerinin ne kadar olduğunun bilinememesi ve çocuğun seçme arzusuna yer verilmemiş olmasıdır. Yedirmede çocuğun seçme arzusu ve kararları da göz önüne alınmalıdır. Çocuğun almayı reddettiği yiyeceği vermekte ısrar etmek doğru bir davranış biçimi değildir. Yemek yeme hususunda çocuk ile büyük arasında meydana gelen anlaşmazlık, annelerin belli saatlerde ve fazla miktarda yiyecek vermedeki ısrarlarından kaynaklanabilmektedir. Anneler kendi çocuklarını başkalarıyla kıyaslayarak az yediğini söylerler. Her çocuğun metabolizma hızı, vücut yapısı aynı olmadığına göre aynı miktarda yiyecek alması da beklenilmemelidir. Çocuklar seçmekte serbest bırakılırsa daha iyi bir beslenme alışkanlığı kazanabilmektedirler” ifadelerini kullandı.

 

“Çocuğun açlık hissi rehber olarak alınmalı”

Yiyeceklerin midede kalma süresinin her çocukta aynı olmadığını kaydeden Canlı, “Bu bakımdan öğün aralarındaki süre her çocuk için farklıdır. Çocuğun gösterdiği açlık hissinin rehber olarak alınması doğru bir alışkanlık biçimidir. Yetersiz yedirme, çocuğu doyurmadığı gibi zorlayarak yedirme de beslenme hususunda olumsuzluklara neden olmaktadır. Besin miktarları normalin altında veya üstünde olmayıp, yeterli ve mümkün olduğu kadar çeşitli olmalıdır. En iyi rehber, büyüme durumunun izlenmesidir. Büyümesi normal olan çocuklara yedikleri yeterlidir. Araştırmalar kahvaltı yapan çocukların okuldaki başarılarının ve konsantrasyonlarının yapmayanlara oranla daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bu nedenle aileler, çocuklarının kahvaltı alışkanlığı kazanmasına gayret göstermelidirler. Kahvaltı menüsü besin içeriği zengin, doğal besinlerden (yumurta, peynir süt, bal, pekmez, ekmek, domates) oluşmalıdır. Çocukların 3-4 saatte bir süt, meyve, taze sıkılmış meyve suyu, sandviç, ayran gibi ara öğün tüketmelerine özen gösterilmeli. Bilgisayar ve televizyon başında çok vakit geçiren çocuklarda hareketin azalmasına bağlı olarak obezite riski artıyor. Bu nedenle de çocukların spora teşvik edilerek, uygun spor dallarına eğilimi sağlanmalıdır” dedi.

 

“Her besin grubundan dengeli tüketilmeli”

Her besin grubundan dengeli tüketmenin önemli olduğunu ifade eden Diyetisyen Canlı, “Günlük alınacak besinlerin üç öğüne dengeli dağıtılması gerekmektedir. Sıklıkla atlanan öğün kahvaltıdır. Halbuki, bütün gece aç kaldıktan sonra güne zihinsel ve fiziksel olarak güçlü başlamak ve verimliliği arttırmak için kahvaltı şarttır. Öğünlerde 4 besin grubundan (et, süt, sebze, tahıl) mutlaka bulunmalıdır. Sağlıklı bir öğün et, süt, sebze, tahıl, meyve gruplarından hepsini içermelidir. Çocukların kemik ve diş gelişimi için günde en az 2-3 porsiyon süt grubu besinlerden tüketmeleri gerekmektedir. Protein, demir ve B grubu vitaminlerinin karşılanması için kırmızı et, tavuk, balık, yumurta, peynir, kurubaklagil tüketilmesi gerekmektedir. Günlük enerjinin yüzde 50-55'ini karşılayan karbonhidrat grubu besinlerde ölçüsüne dikkat ederek mutlaka tüketilmelidir. Hamur işi ve çok yağlı besinler (kızartmalar, cips) kalp-damar hastalıkları ve obezite riskini arttırır. Çocuklar günde en az 5-6 porsiyon meyve tüketmelidir. İstenmeyen besinlerin başlıcası sebzedir. Sebze yemekleri çocukların sevebileceği şekilde hazırlanıp sunulmalıdır. Mümkünse bu yemekleri birlikte hazırlayın, kendi hazırladığı yemeği daha severek yiyecektir. Çocuğun hala bu yemeği tüketmemekte ısrar etmesi halinde bir beslenme uzmanına danışıp, o besinin yerine tüketebileceği besinler öğrenilmelidir. Yemeklerin yanında içecek olarak kola ya da diğer asitli içecekler yerine ayran, kahvaltıda demir emilimini azaltan çay, kahve yerine süt ya da taze sıkılmış meyve suyunun tercih edilmesi gerekmektedir. Çay tüketilecekse de açık ve limonlu tercih edilmelidir. Özellikle öğle vakti eve gitme olanağı bulunmadığında okula uygun yiyecekler götürülebilir. Dışardan yemek zorunluluğu olduğunda en başta temizlik ve sağlık kurallarına uygun yerler tercih edilmelidir. Eller yıkanmadan yemeğe başlanmamalıdır. Açıkta satılan yiyeceklerin hastalık etkeni taşıyabilecekleri unutulmamalıdır. Bağışıklık sistemi güçlü çocuklarda enfeksiyonlara yakalanma riski düşüktür ve enfeksiyon sonrası toparlanma daha hızlıdır. Kötü beslenme ve yetersiz uyku da enfeksiyon riskinde artışa neden olur ”diye konuştu.