Maşkaraoğlu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün katılımıyla, 1932 yılında, Dolmabahçe’de düzenlenen I. Türk Dili Kurultayı’nın açılış günü olan 26 Eylül’ü her yıl “Dil Bayramı” olarak kutladığımızı ifade etti. Türkçenin geniş bir coğrafyada konuşulan, konuşuru çok olan zengin bir kültür, bilim ve sanat dili olduğunu söyledi. Türkçenin dünyada giderek önem kazanan, daha çok öğrenilmek istenen bir dil olduğunu ifade etti. Dilimizi özellikle yabancı dillerin etkisinden korumamız gerektiğini belirten Maşkaraoğlu, bir dil için en tehlikeli durumun o dile başka dillerden gramer özelliklerinin geçmesi olduğunu söyleyerek çay içmek, kahve içmek yerine çay almak, kahve almak; özür dilerim yerine üzgünüm gibi kullanımların Türkçenin yapısına zarar verdiğini ifade etti. Kullandığımız kelime miktarının günden güne azalmasının Türkçenin güncel problemlerinden bir diğeri olduğunu söyledi. Türkçenin geniş söz varlığından yeterince yararlanamadığımızı; “aynen”, “sıkıntı yok” gibi sürekli tekrarlanan kullanımlardan uzak durmamız ve sözlük okuma alışkanlığı kazanmamız gerektiğini belirtti. Özellikle alıntı sözlerde söyleyiş bozukluklarına dikkat etmemiz gerektiğini aktardı. Maşkaraoğlu ayrıca, bilgisayar kullanımının artmasıyla yazının geri plana itildiğine; gençlere güzel yazma, güzel konuşma konusunda eğitimler vermemiz, okullarda Türkçeyi sevdirecek etkinlikler yapmamız, masal anlatma geleneğini canlandırmamız gerektiğine değindi. Terimlerin Türkçeleştirilmesi ve Türkçe terimlerle bilim yapmanın dilimizi geliştireceğini belirtti. Mağazaların yabancı isim kullanmasını önlememiz gerektiğini söyledi. Zengin ve köklü bir dil olan Türkçenin doğru ve güzel kullanımına emek vermenin ve bu bilinci yeni nesle aşılamanın hepimizin görevi olduğunu aktardı. (Haber Merkezi)