?>
Gitti KKM, geldi “Cary Trade”
Bilindiği üzere ekonomimiz uzun yıllardır bir darboğazın içinde. “Babalar gibi satmayı” marifet sayan özelleştirmeler, zarar ettiği aslında ettirildiği için kapatılan fabrikalar, verilen geçiş garantileri ile yürütülen Yap-İşlet-Devret modeli neticesinde betona yapılan yatırımlarla gele gele ancak bu noktaya gelebildik. Bugün bu sonucun sebepleri üzerinde yeni tartışmalar açacak değiliz. Ancak bu acı sonucun getirdiği zorlukları atlatmak için üretilen çözümleri değerlendirdiğimizde, her birinin günü kurtarmaya yönelik çalışmalar olduğunu görüyoruz.
Bahsettiğimiz ilk konu malum; Kur Korumalı Mevduat meselesi…
Türk Lirası’nın döviz karşısındaki değer kaybını durdurmak üzere tasarlanmış Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi, mevduat sahiplerine döviz kuru artışına paralel olarak faiz farkı ödeme sistemiydi. Döviz kurundaki istikrarsızlık yatırımcının TL üzerinden işlem ve birikim hacmini etkilerken, hükumetin TL üzerinden yatırımı teşvik etmek amacıyla oluşturduğu bu sistem bir çözüm olarak sunulmuştu. Ancak KKM’nin sürdürülebilir bir sistem olmadığını, günü kurtarma çabasından öteye gidemeyeceğini, sonuçlarının da çok acı olacağını defalarca söylemiştik.
Bu bağlamda KKM’nin yürürlüğe girdiği 21 Aralık 2021 tarihinde 12,18 TL olan dolar kurunun bugün 33,50 TL olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, KKM’nin uzun vadede ekonomideki tahribatı çok daha anlaşılır oluyor.
Öyle ki Hazine’den ve Merkez Bankası’ndan yapılan kur farkı ödemeleri 1,1 trilyon liraya ulaştı.
Yine KKM’nin yürürlüğe girdiği tarih olan 21 Aralık 2021’de Merkez Bankası faiz oranı yüzde 14 seviyesindeydi. Bugün ise yüzde 50 seviyelerinde olan bir faiz oranıyla karşı karşıyayız.
Döviz kuru istikrarı için tasarlanmış olan bu sistemin alt ve orta ekonomik tabakalardaki vatandaşlara en büyük zararı işte bu faiz oranlarındaki savrulmalar oldu. Faiz oranlarının yükselmesiyle birlikte iç piyasada da durağan bir döneme girildi. Enflasyonla mücadelede başarılı olunduğuna dair değerlendirmeler aslında alt ve orta sınıfın alım gücündeki kayıpların sonucudur.
Geliniz bir varsayımda bulunalım ve bir vatandaşımızın bugünün koşullarında 2 milyon TL değerinde bir ev almak için bankadan konut kredisi çektiğini düşünelim. Bu evin ödemesini 10 yıla yaysa bile aylık ödemesi gereken tutar 65 bin ila 87 bin TL arası değişiyor. Buna ek olarak toplam ödeyeceği tutar ise 7,5 milyon ila 10,5 milyon TL arasında değişkenlik gösteriyor. İşte bu sebeple enflasyondaki dalgalanmalar, faiz oranları ve KKM gibi modellerin yükü her “acı reçetede olduğu gibi” gibi öncelikle alt ve orta sınıfın omuzlarına yükleniyor.
Bu yükün yanı sıra KKM ile paralel yürütülen faiz politikalarını değerlendirdiğimizde, ödemelerin tamamının kur farkıyla sınırlı kalmadığını görüyoruz. Bu durumun yalnızca döviz-faiz makasının döviz lehine açıldığı dönemlerde gerçekleştiğini, KKM ile eş zamanlı yürütülen faiz oranları sebebiyle büyük bir faiz giderinin de olduğunu da söylememiz lazım.
Bu sürece paralel olarak KKM’nin ekonomimizdeki yükü daha fazla sürdürülemeyecek noktaya geldiğinde ise sistemden ayrılış için ilk sinyaller verildi. Düzenlemelerin gündemimizi uzun süre meşgul etmesinin ardından, dövizden gelenlere ek faiz uygulamasına da son verildi.
İşte bu noktada bugünlerde adını sıkça duyduğumuz “Carry Trade” sistemi devreye girdi.
Carry Trade, temelde düşük faizli para birimleri ile borçlanarak yüksek faiz getirisi sağlayan mevduatlara yatırım yapmaya verilen isim. Yani ucuz krediyi yüksek faizli mevduata yatırmak.
Örneğin; A ülkesindeki bankadan 20 bin dolar borç aldınız ve bu borcun bir yıllık faiziyle birlikte ödeme tutarı 25 bin dolar diyelim. B ülkesinde ise faiz oranları yüksek olduğu için 20 bin dolarınızı o ülkenin para birimine çevirerek, B ülkesindeki bankaya yatırdınız ve bir yıl sonra bankanın size vereceği tutar yaklaşık 30 bin dolar olacak. Bir yılın sonunda B ülkesinin bankasından 30 bin dolarınızı çekerek, A ülkesindeki kredi aldığınız bankaya 25 bin dolar ödediğinizde arada kalan 5 bin dolar sizin Carry Trade kazancınız oluyor. Yani elin taşıyla elin kuşunu vuruyor, hiçbir risk almadan kazanç elde ediyorsunuz. Bu ticarette dönen miktarların yüksekliği düşünüldüğünde, Türkiye’nin döviz ihtiyacını karşılamak için yol verilen bu modelin dar gelirli insanların alın terinin nasıl sömürüldüğünü de görmüş oluyorsunuz.
İşte bu noktada Türkiye, faiz oranlarıyla Carry Trade yatırımcılarının dikkatini çekti ve çok sayıda yabancı yatırımcı Türk banklarına mevduat yatırdı.
Bu şekilde KKM ile yerli yatırımcıya, faiz oranları ve Carry Trade ile hem yerli hem yabancı yatırımcıya ciddi miktarlarda ödemeler yapıldı. Carry Trade uygulamasının en büyük riski olan döviz kuru dalgalanması da engellenerek bu yatırımlar korunmuş oldu. Carry Trade bu noktada Merkez Bankası faiz oranıyla alınan bir borç niteliğindedir. Yani Merkez Bankası yatırımcının mevduatını kiralıyor diyebiliriz.
Ancak yazımızın başında da bahsettiğimiz gibi bu sistemler yalnızca günü kurtarabilecek çözümler. Çünkü bugün Merkez Bankası rezervi gibi görünen bu rezervler yabancı yatırımcıya ait ve ekonomideki küçük dalgalanmalarla birden kaybolması veya siyasi gerekçelerle dış tehdit olarak kullanılması muhtemel rezervler durumundadır.
Hatta durum bununla da sınırlı kalmıyor. Yine sürdürülebilirliği olmayan bu sistemde faiz oranlarının sabit kalması durumunda Merkez Bankası sürekli ödeme yapacak ve yabancı yatırımcı sayısı arttıkça ödeme oranları da aynı oranda artmak zorunda olacak. Faiz oranlarının düşmesi durumunda ise yabancı yatırımcı mevduatını çekecek ve Merkez Bankası rezervleri düşmesiyle birlikte döviz kuru yeniden yükselmeye başlayacak. Yani her iki durumda da çözüm diye sunulan yöntemlerde irade başkalarının elinde. Ekonomi yönetimi, sürdürülebilirliğiyle ilgili akıllarda çok net soru işaretleri bulunan bu türden günlük çözümlerle döviz ülkede kalsın diye yabancı yatırımları korumayı önceliyor.
Bu süreçle birlikte Carry Trade ile gelen yabancı yatırımcıların mevduatları korunsun diye kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu iki kademe yükseltme kararı aldı.
Bunun yanında geçtiğimiz günlerde, son dönemde hızlanan KKM’den çıkışın sürmesini beklediklerini söyleyen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Ağustos ayından itibaren vergi avantajı sonlanan KKM hesaplarına TL mevduat ve katılma hesapları ile uyumlu şekilde stopaj uygulanmaya başlandığını belirtti. Buna ek olarak bakanlığın verilerine göre bir yıl önce 3,4 trilyon lira olan KKM hacminin 1,7 trilyon liraya kadar gerilediği açıklandı. Yani KKM sürecinin sona ermesiyle birlikte yine bir günü kurtarma çabası olan Carry Trade’i destekleyici politikalar önümüzdeki günlerde artacaktır.
Sürdürülebilir, günü ve süreci değil; ülkemizin geleceğini ve insanlarımızı kurtaracak olan ekonomik model yalnızca üretimi esas alan modeldir. Faizin bir sömürü aracı olduğunu içinde bulunduğumuz süreç bizlere bütün boyutlarıyla net olarak göstermiştir. Bir yanda açlık sınırının altında aylık gelirlerle yaşam mücadelesi veren insanlar var, diğer yanda elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan, ayakta kalma mücadelesi veren bu insanların haklarını alıp kazançlarına kazanç katanlar var.
İşte son yıllarda denenen çeşitli ekonomi modelleri bize ‘Ekonomiye Giriş’ kitaplarından dahi öğrenebileceğimiz bir gerçeği bütün açıklığıyla bir kere daha hatırlattı; temelinde üretim olmayan hiçbir ekonomi modeli sürdürülebilir değildir. Ve maalesef bir kez daha “beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anladık.” Ancak bunu anlamanın bedeli çok ağır oldu ve olmaya da devam ediyor.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
Yahya Sinvar
20-10-2024
-
Dünyayı Yöneten Mini Beyin; Çip
13-10-2024
-
Siyonist İşgal Kapımıza Dayandı...
29-09-2024
-
Afganistan: İmparatorluklar Mezarlığı
22-09-2024
-
Bir Kırılma Noktası Olarak 11 Eylül
15-09-2024
-
Akdeniz'in İki Sütunu
08-09-2024
-
Dünya Barış Günü’nde Barışa Hasret Dünya
01-09-2024
-
İsrail, İşgali Genişletmenin Peşinde...
25-08-2024
-
"Maymun Çiçeği" yayılıyor, yine mi başlıyoruz?
18-08-2024
-
Gitti KKM, geldi “Cary Trade”
11-08-2024
-
İsmail Heniyye suikastı nasıl okunmalı?
04-08-2024
-
Çin’in siyasi açılımları ne anlama geliyor?
28-07-2024
-
Sinsi ve sistemli bir savaş metodu olarak uyuşturucu…
21-07-2024
-
NATO, Dünya Savaşına mı hazırlanıyor?
14-07-2024
-
Suriye: Eski komşu, yeni kurtlar sofrası...
07-07-2024
-
Üçüncü Dünya Savaşı çıkar mı?
30-06-2024
-
Kıbrıs'ta kurulan kirli ittifak ve Lübnan
23-06-2024
-
Tarım neden milli güvenlik sorunudur?
09-06-2024
-
Türkiye neden "yaşlanıyor?"
02-06-2024
-
Kesiş Yuri’nin ruhu balkanlara geri mi dönüyor?
26-05-2024
-
Çin-Rusya yakınlaşması ne anlama geliyor?
19-05-2024
-
Kıbrıs, Alaska olmamalı…
12-05-2024
-
Amerikalılar Narkozdan Uyanıyor mu?
05-05-2024
-
Türkiye, Irak ve Kalkınma Yolu Projesi
28-04-2024
-
Gitti IMF, Geldi Dünya Bankası; Peki Değişen Nedir?
21-04-2024
-
Netanyahu "can" çekişiyor…
14-04-2024
-
"Kalpgah’a sahip olan dünyayı yönetir"
01-04-2024
-
Moskova'da kanlı gece: Putin şimdi ne yapacak?
24-03-2024
-
Gazze'de tehlikeli oyunlar
18-03-2024
-
Dünya ikinci Trump dönemine hazır mı?
10-03-2024
-
Hedef: Türkiye ve İran’ı karşı karşıya getirmek
26-02-2024
-
Tunus: Devrim neden başarısız oldu?
18-02-2024
-
Kahire ortak hareket ederse bölgede neler değişir?
11-02-2024
-
ABD Orta Doğu’dan Çekilir mi?
05-02-2024
-
Türkiye’nin İsveç-NATO Kararı Hayırsız “Evet” mi?
29-01-2024
-
Lahey Adalet Divanı ve Soykırım Suçlusu İsrail
15-01-2024
-
Ortadoğu'yu Sarsan Olayların Perde Arkası
09-01-2024
-
2023 Yılının Sonuna Doğru Akılda Kalanlar
25-12-2023
-
Hasan Bitmez Ağabeye
17-12-2023
-
İsrail'in Sinsi Planı: Böl, Parçala, Yönet/Yok Et…
12-12-2023
-
Avrupa Komisyonu Raporu ve Türkiye
04-12-2023
-
Kıbrıs ve İsrail vatandaşlarına toprak satışları
27-11-2023
-
Gazze’de Yaşananlar Neden Bir Soykırımdır?
19-11-2023
-
Cumhuriyet Umuttur…
03-11-2023
-
“Ya Rab, Bu Uğursuz Gecenin Yok mu Sabahı?”
22-10-2023
-
Tarihin Sonu mu, İnsanlığın Sonu mu?
20-10-2023
-
Meclis Açılırken Gündemde Neler Var?
01-10-2023
-
Doğu Türkistan ve Yaşananların Arka Planı
24-09-2023
-
ABD-Ermenistan Tatbikatı ve Rusya
10-09-2023
-
Darbeler Serisi, Afrika ve Özgürlük
03-09-2023
-
Rusya, Putin ve Wagner, Prigojin
27-08-2023
-
Genç İşsizlerin Sayısı Neden Artıyor?
20-08-2023
-
Deneme-Yanılma Siyaseti
17-08-2023
-
Afrika Uyanışı ve Türkiye
06-08-2023
-
En Büyük Kaynak İsrafı; Beyin Göçü
30-07-2023
-
Siyasi Tavizler ve Orta Gelir Grubu Sorunu
26-07-2023
-
Türkiye, İsveç’in NATO Üyeliğine Neden Onay Verdi?
16-07-2023
-
Yeni Grup, Taze Kan
09-07-2023
-
Seçim Zamanları Dışında İktidarları Denetlemek
02-07-2023
-
Taşeron Ordular Çağı
25-06-2023
-
14 Mayıs, Kamuoyu ve Doğru Anket Nasıl Yapılır?
07-05-2023
-
Sudan Neden Bu Halde?
30-04-2023
-
Oyuna gelmemek
05-02-2023
-
ABD’nin F-16 oyunları
02-02-2023
-
Parti Devleti ve Dünün Yanlışlarından Ders Almamak
18-01-2023
-
Türkiye – Suriye Normalleşmesi, ABD ve Avrupa Birliği
16-01-2023
-
“Tensipleriyle ve talimatlarıyla”
15-01-2023
-
Cumhurbaşkanı adayı ve çalışma yöntemi tartışmalarına dair…
09-01-2023
-
Yunanistan’ın hedefi ne?
08-01-2023
-
“Bir Seçim Nasıl Kazanılır?”
01-01-2023
-
Demokrasi, seçim, anayasa, gençler, özgürlük, güvenlik ve Tunus
25-12-2022
-
Büyük Orta Doğu Projesi ve “Condi’nin Savaşları”
11-12-2022
-
Suriye, Mısır ve Kurumsal Akıl
08-12-2022
-
Seçmen Davranışları Değişiyor mu?
05-12-2022
-
Mısır ile Normalleşme
30-11-2022
-
“Suriye ile Sil Baştan…”
29-11-2022
-
İstiklal Caddesi Terör Saldırısı
28-11-2022
-
Türk Devletleri Teşkilatı ve KKTC
27-11-2022
-
Bir Beka Sorunu Olarak İç Göç…
06-11-2022
-
Saatleri İktidara Ayarlama Kongresi
04-11-2022
-
Muhalefetteki Son Kongre…
31-10-2022
-
Medya, Hakikat, Siyaset ve Toplum
24-10-2022
-
“Mızıka Çalındı Düğün mü Sandın”
23-10-2022
-
Rusya İçin Ukrayna Tüneli’nden Bir Çıkış Yolu Var mı?
21-10-2022
-
Sağ, Sol, CHP ve Başörtüsü
20-10-2022
-
Altılı Masa Neden Başarılı Olmak Zorunda?
19-10-2022
-
Tehlike Çok Büyük…
18-10-2022
-
Mussolini’nin Ruhu İtalya’ya Geri mi Dönüyor?
14-10-2022
-
Soğuğundan Sıcağına Doğru Savaş ve ABD-Rusya Hesaplaşması
26-09-2022
-
Nancy Pelosi’nin Gözyaşları
25-09-2022
-
Şanghay, Fotoğraflar Savaşı ve Türkiye
18-09-2022
-
“Açık Balkan-Open Balkan” Girişimi ve Bölgesel Barış
14-09-2022
-
Malezya İslam Partisi Kongre İzlenimleri
11-09-2022
-
Sovyetler, Rusya ve Gorbachev
04-09-2022
-
Son Gündem ve İmam Hatip Okulları
28-08-2022
-
Romantizm Tutsaklığı veya Günlük Politikalarla Devlet Yönetmek
21-08-2022
-
Suriye ve ayaküstü diplomasi
14-08-2022
-
Soçi Zirvesinin Bazı Şifreleri
12-08-2022
-
Tayvan restleşmesinin kazananı kim?
07-08-2022
-
Tahıl Diplomasisi
31-07-2022
-
Merkel Usulü Devir Teslim ve Schwäbische Hausfrau
17-07-2022
-
İktidarın seçimleri kaybetmesi dünyanın sonu mu?
03-07-2022
-
Samsun – Çarşamba, Terme Notları
28-06-2022
-
Batı, Bu İktidarın Devam Etmesini mi İstiyor?
26-06-2022
-
Partilere Üyelik ve Türkiye Örneği
22-06-2022
-
Yunanistan seçimleri ne zaman?
19-06-2022
-
Teknoloji, Medya, Toplum ve Siyaset
09-06-2022
-
Saadet Partisi Ne Yapmaya Çalışıyor?
05-06-2022
-
Konu Yine Tarım, Okumayın, Üzülürsünüz
29-05-2022
-
Sahi GAP Projesi Ne Oldu?
22-05-2022
-
“Ene Şirin Ebu Akile”
15-05-2022
-
“KUDÜS’ÜN, SİNA’NIN BAYRAMI NASIL?”
02-05-2022
-
Sığınmacılar, Göçmenler ve Suriye ile Görüşmek
24-04-2022
-
UKRAYNA'YI ALIP,RUSYA'YI KAYBETMEK
28-02-2022
-
MUHALEFETİN YUVARLAK MASASI, İTTİFAKLAR VE KOALİSYON
20-02-2022
-
KIRILGAN DEVLETLER VE İNSANİ YAŞAM STANDARTI
13-02-2022
-
UKRAYNA'DAN BİR VİETNAM ÇIKAR MI?
30-01-2022
-
FİLİSTİN İÇİN "DAYANIŞMA BİR EYLEMDİR"
23-01-2022
-
MEŞHUR ANNE SÖZÜ VE UKRAYNA
16-01-2022
-
SAKIN YUKARI BAKMA!
09-01-2022
-
SURİYE'DE ÇÖZÜMÜN AYAK SESLERİ Mİ?
02-01-2022
-
İKİ PAPA VE ROMALILAŞAN HIRİSTİYANLIK
30-12-2021
-
"NEREYE GİDECEK BU İŞİN SONU..."
22-12-2021
-
AH LİYAKAT, AH MERİTOKRASİ
19-12-2021
-
YERLİ MALI HAFTASI'NI HATIRLAYAN VAR MI?
14-12-2021
-
BÖLGEMİZ SICAK SAVAŞA MI SÜRÜKLENİYOR
12-12-2021
-
TÜRKİYE'NİN KENDİ OLMASI ÇOK MU ZOR?
08-12-2021
-
SURİYE'NİN HATAY AÇIKLAMASI NASIL OKUNMALI?
05-12-2021
-
TENCERENİN HATIRLATTIKLARI
30-11-2021
-
DIŞ POLİTİKA VE KIRMIZI ÇİZGİLER
29-11-2021
-
KIBRIS'TAN NOTLAR VE DEVLETİN ADI MESELESİ
21-11-2021
-
SQULD GAME VE ADALETİN BU MU DÜNYA?
17-11-2021
-
NEMESİS NEDİR?
07-11-2021
-
GÖRÜNEN KÖY
02-11-2021
-
BÜYÜKELÇİLER,AVRUPA KONSEYİ,AİHM, KAVALA VE TÜRKİYE'NİN SÜREÇ YÖNETİMİ
31-10-2021
-
DIŞ POLİTİKANIN İHTİYACI
24-10-2021
-
YUNANİSTAN ÜZERİNDEN KURGULANAN PLANLAR
19-10-2021
-
SOKAK NE DİYOR?
13-10-2021
-
DIŞ POLİTİKADA GÜNÜ KURTARMAK MI? GELECEĞİ KURGULAMAK MI?
11-10-2021
-
ALMAN SEÇMENİ NE MESAJ VERDİ?
28-09-2021
-
BOP -"BÜYÜK OSMANLI PROJESİ"
26-09-2021
-
AKDENİZ’DE NASIL KUŞATILIYORUZ?
21-09-2021
-
İSLAMOFOBİ BİR İNSANLIK SUÇUDUR
19-09-2021
-
İDLİB'TE DÜĞMEYE KİM BASTI?
14-09-2021
-
TÜRKİYE SEÇİM ATMOSFERİNE GİRDİ Mİ?
05-09-2021
-
IRAK'TA BİR ŞEYLER OLUYOR
31-08-2021
-
AFGANİSTAN İÇİN KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ
29-08-2021