Şizofreni Hastaları Toplum Tarafından Dışlanmamalı
Gaziantep
Şizofreni toplumun yaklaşık %1'inde görülen, kronik seyirli ancak tedaviyle belirtileri kontrol altına alınabilen bir ruhsal hastalıktır.
Özel Hatem Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Mehmet Ünler, Şizofreni hastalığı hakkında bilgiler verdi.
Günümüzde yeni nesil ve uzun etkili ilaçların ortaya çıkması ile hastaların tedavi uyumu artmıştır. Ancak yine de ilaç uyumsuzluğu nedeniyle zaman zaman hastalık tablosunda alevlenmeler görülebilmekte ve bu sebeple hastalarımızın davranış kontrolünde bozulmalarla giden atakları olabilmektedir.
Şizofreni hastaları saldırgan mıdır?
Şizofreni hastalarının ilaç uyumu ve ayaktan poliklinik kontrolleri düzenli sağlandığı taktirde şiddet davranışını azaldığının altını çizen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Mehmet Ünler ‘Görsel ve yazılı medyaya bakıldığında çoğu kez şizofreni hastalığı şiddet ile birlikte işlenmektedir. Şiddet davranışı gösteren hasta hikâyelerini medyada çok sık görürüz. Ancak burada etkili olan durum aslında algıda seçiciliktir. Tüm toplumda şiddet davranışlarını inceleyen istatistiklere bakıldığında şiddet davranışının çok az bir kısmının ruhsal hastalığı olan bireylerle ilgili olduğu, ruhsal hastalığı olup şiddet davranışı gösteren hastaların sıklıkla alkol veya madde kullanım öyküsü olan, antisosyal kişilik özellikleri gösteren bireyler olduğu gösterilmiştir. Burada şizofreni hasta yakınlarına önemli görevler düşmektedir, hastanın ruhsal durumunda olağandan farklı bir değişiklik gözlemlediklerinde, ilaç uyumu ile ilgili sorun yaşadığını fark ettiklerinde hastanın ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanına muayene olması sağlanmalıdır. Hastanın poliklinik muayenelerine devamlılığına dikkat edilmelidir. Günümüzde önemli bir rehabilitasyon hizmeti olan ve ayaktan hizmet veren Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri ile görüşülerek hastanın işlevselliğinin korunması ve tedavi uyumu sağlanmalıdır. Bu merkezler hastalığın alevlenme riskini ve böylece hastanede yatış gereksinimini önemli ölçüde azaltmaktadır.
Şizofreni Hastalarının Ceza Sorumluluğu Var mı ?
Şizofreni ile ilgili doğru olmayan bir diğer algı ise bir suç eylemine karıştıklarında hasta olmayan bireylerden farklı olarak herhangi bir yaptırıma maruz kalmadıkları olgusudur. Görsel ve yazılı medya şizofreni tanısı olan her bireyin cezadan muaf olduğunu ve hatta eski Türk Ceza Kanuna atıfta bulunarak bir "kafadan 46 raporu" ile her türlü eylemi rahatça yapabildiklerini işlemektedir. Oysaki gerçekte durum böyle değildir. Her birey gibi şizofreni hastaları da bir suç eylemine karıştığında çeşitli yaptırımlarla karşılaşır. Öncelikle işlediği suç eyleminin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilen veya bu eylemle ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği yerinde olan şizofreni hastaları normal bireyler gibi ceza almaktadır. Ancak işlediği suç eyleminin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu eylemle ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede bozulmuş hastalar ise ceza almamakla birlikte bu bireyler hakkında güvenlik tedbirine başvurulmaktadır. Bu hastalar öncelikle tedavilerinin sağlanması için ruh sağlığı ve hastalıkları yataklı ünitelerinde tedaviye tabi tutulur ve sosyal sükun hali sağlanana kadar yatışları devam eder. Taburculuk durumunda ise bu hastalar hakkında belirli aralıklarla ve genelde 5-10 yıl süreli ayaktan sıkı poliklinik kontrolleri sağlanır, böylece ilaç uyumları artar ve hastalığın alevlenmesi durumunda hızlı bir şekilde tedavi müdahalesine başvurulur. Yani bir anlamda bu hastalar ayaktan bir adli kontrol sürecine alınmış olur.
Şizofreni hastalarına saygı gösterilmeli
Toplumsal olarak önemli bir yönlendirici araç olan medyada ruh sağlığı ve hastalıkları konusunda yanlış bilgilere izin verilmemesi gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Mehmet Ünler ‘ Hastalıkların damgalanmasından uzak durulmalıdır. Sağlıklı bir toplum olabilmemiz için farklı ırk, cinsiyet ve kökenden gelen bireylere saygı duymamız gerektiği gibi farklı hastalıkları olan bireylere de aynı saygıyı göstermeliyiz.’ dedi.