Tokat’ta yaşayan 61 yaşındaki üç çocuk annesi Nimet Aytekin, emeklilik hayalini sanat ve müzikle birleştirerek yaşamına anlam katıyor. 2017’de emekli olduktan sonra koroda şarkı söylemeye başlayan Aytekin’e, 2022 yılında göğüs kanseri teşhisi konuldu. Tedavi sürecini bir öğrenme yolculuğu olarak gören ve kemoterapi seanslarına ders gibi yaklaşan Aytekin, moralini yüksek tutarak sanata ağırlık verdi. Ahşap boyama ile tanışan ve evinin bahçesini hobi bahçesine çeviren Aytekin, ameliyatından kısa süre sonra sahneye solist olarak çıktı. Yaşadığı zorluklara rağmen hayat dolu bir mücadele veren Aytekin’in azmi sadece sanatla sınırlı kalmadı. Ameliyattan 21 gün sonra koro ile sahneye solist olarak çıkan Nimet Aytekin, kanser tedavisi sırasında müziğe olan tutkusunu bırakmadı. Samsun’da gördüğü ped tedavisinde yaşadıklarını şarkıya sözüne döktü. Yaşanan zorluklara rağmen hayatı dolu dolu yaşama devam eden Nimet Aytekin, hikayesiyle ilham veriyor.
“Doğadan bulduklarımı geri dönüşümle kendi hayatıma dokunuş yaptım”
Hastalık sürecini üçüncü üniversite bitiriyormuş gibi düşündüğünü söyleyen Nimet Ayketin; “İnsan çalışma hayatı bittikten sonra emekliliğini doya doya yaşamak istiyor. 7 seneden sonra geçtiğimiz yıl bir teşhis kondu. Tam iyi emekliliğimi yaşıyorum diye sevinirken göğüs kanserine yakalandım. Tedaviye başladık. Çok şükür şu anda bitti. Yani ameliyat süreci, o tedavi süreçleri hepsi bitti. Teşhis konduğu zaman hiçbir zaman panik olmadım. Hatta eşimle doktora gittiğimizde siz hastasınız, tedavi almanız gerekiyor, kemoterapi almanız gerekiyor dedikleri zaman ben hemen şunu düşündüm. Ben onkoloji bölümünde okumak için üniversiteye başladım. İki üniversite mezunuyum. Bu üçüncü üniversitem diyerek kendimi buna hazırladım. Ben burada hocamın vereceği bu kemoterapi derslerini çok iyi bir şekilde vereceğim. Ameliyat olacağım. Ameliyatta projemi sunacağım. Tabii o süreçte saçlar da döküleceği için mezun olacağım. 16 seans oldu. Mezun olacağım. O başımıza taktığımız o boneyi kep olarak düşünüp fırlatıp atacağım dedim. Yani üniversiteymiş düşündüm. Eğitim hayatına başlamışım gibi düşünerek hastalığı ben bu şekilde adlandırdım. Arada saniyelerle ben hastayım dedim ama anında başka bir şeyle oyalandım. Kendimi müziğe verdim. O anda işe verdim. Bahçeye çıktım. Çiçekle, böcekle ilgilendim. Son zamanlarda da bir sergiye katılmıştım. Ben burada olmalıyım dedim. Ahşap boyama kursuna başladım. Doğada bulduğum her şeyden hem ilham alıyorum hem şifa alıyorum. Hem de bir şekilde onları geri dönüşümle kendi hayatıma bir dokunuş yapıyorum. Ben şifa şerbetini bu şekilde içiyorum” dedi.
“Kemoterapiden çıkıyorum koroterapiye gidiyorum”
Tedavi sürecinde kemoterapiden çıkıp müzik ve boyama kurslarına gittiğini söyleyen Aytekin; “Hasta olmadan evvel müzik korosuna gidiyordum. Doktoruma benim sosyal aktivitem var dedim. Birdenbire ben şimdi hastalıkla ilgili bir moda girersem daha çok kötü hissederim. Ben koroya devam edebilir miyim dedim. Doktorum da maskeni tak kendini koruyarak gidebilirsin dedi. Şöyle bir slogan buldum. Kemoterapiden çıkıyorum, koroterapiye gidiyorum dedim. Ondan sonra şimdi boya terapiye geldim. Bu şekilde hayatımda hepsi bir yelpaze gibi açıldı. Hiçbir zaman da kendimi bırakmadım. Yani hastayken bile bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Hiç bırakmadım. Hasta yatağımda amatörce ud çalıyordum” şeklinde konuştu.
“Kanser tedavisi sürecimden ilham alarak beste yazdım”
Tedavi sürecindeki yaşadıklarını şarkı sözüne döne Aytekin; “Samsun’a gittik. Vücuda yayılıp yayılmadığıyla alakalı PED çekilmesi gerekiyordu. O zaman tam saçlarım dökülmemişti. Hemşire beni aldı. Eşime siz burada bir durun dedi. Ben önüne katıldım koridorda ilerlerdim. Penceresi olamayan karanlık odaya götürdüler. O arada benim bu karanlık odada ne işim var dedim. PED çekindikten sonra Tokat’a gelirken birdenbire bu sözler dökülmeye başladı. Hemen cep telefonuma sesimi kaydettim. Doğaçlama bu şekilde kendime bir beste yaptım” diye konuştu. İHA