GAZİANTEP (İHA)
Deprem felaketini yaşayan kişilerde depremin etkisini uzun süre gösterebileceğini belirten Gaziantep Özel ANKA Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr.Abdülkadir Şentürk, yaşanan travmanın, depremin şiddeti, kişinin depreme nerede yakaladığı, deprem sırasında veya sonrasında herhangi bir maddi manevi kayıp olup olmamasına göre farklılık gösterebileceğini söyledi.
“CİDDİ PSİKOLOJİK SORUNLARA YOL AÇABİLMEKTEDİR”
Psikiyatri Uzmanı Dr. Abdülkadir Şentürk, “Deprem sonrası yardım ve kurtarma çalışmaları can kaybını önleme, fiziksel yıkımı azaltmaya yönelik yapılmakta. Oysa deprem, hayatta kalanlar için etkisi uzun yıllar devam edebilecek ciddi psikolojik sorunlara yol açabilmektedir. Depremden direkt ya da dolaylı etkilenenlerde Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), kaygı bozukluğu, panik bozukluk, majör depresyon ve depremden kaynaklı daha birçok psikolojik problem ortaya çıkmaktadır. Bu ani değişim insan psikolojisinde zorlanmalara neden olur. Böyle bir durumda muhakkak profesyonel yardım almak gerekir” dedi.
“STANDART BİR TEDAVİ YÖNTEMİ YOKTUR”
Her insanın bu zorlanma karşısındaki tepkisinin aynı olmayacağını söyleyen Psikiyatri Uzmanı Şentürk, “Olayın şiddeti, mağdurların kişilik yapıları, geçmiş deneyimleri sosyal çevreleri, alt kültürleri bu tepkileri belirleyen temel unsurlardır. Bu yüzden yaşanılan travma ile başa çıkmada standart bir tedavi yöntemi yoktur. Bireyin kişiliğiyle, yaşam biçimine uygun, geçmiş yaşantılarını ve gelecek kaygılarını da göz önüne alarak bir tedavi planı oluşturulmaktadır” şeklinde konuştu.
“BU TARZ KONUŞMALARDAN KAÇINILMALIDIR”
Depremi yaşayan kişilere yaklaşımın da önemli olduğunu vurgulayan Dr. Şentürk, “Depremi yaşayan kişi, konuşmaya zorlanmamalıdır. Kendisinin istediği bir zamanda duygu ve düşüncelerini rahatlıkla paylaşabileceğini bilmesi yeterli olacaktır. Duygularını bastırmaya yönelik teselli kelimelerini mağdurun anlaşılmadığını hissettirebilir. Bu yüzden bu tarz konuşmalardan kaçınılmalıdır. Deprem sonrası üzüntü ve yaş normal karşılanmalı ve mağdurun bir süre bu durumu yaşamasına izin verilmelidir. Hayata karşı motivasyonun düşmüş olacağı göz önünde bulundurarak yeni bir düzen oluşturma konusunda deprem mağduruna destek olunmalıdır. Rutin hayat düzenine geçilmese bile boşluk oluşmasına önlemek amacıyla deprem mağdurunun günlük aktivitelerini gerçekleştirmesi sağlanmalıdır. Odaklanma, uyku ve iştah problemlerine rağmen bir uzmandan yardım alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki deprem bir tehdit olarak ortadan kalkmış olsa bile, yaşanan sürecin insan psikolojisine etkisi uzun süre devam etmektedir. Ancak bunun uygun destek tedavi yöntemi ile zamanla düzeleceğini unutmamak gerekmektedir” diye konuştu.